Malumunuz karantina günlerindeyiz. Elimizden geldiğince kurallara uymaya çalışıyoruz, kendimizi izole ediyoruz, hijyen kurallarına dikkatle uymaya çalışıyoruz, sosyal mesafeyi koruyoruz.
Fakat aynı özeni televizyon kanallarındaki programlarda maalesef hiç göremiyorum. İnsanlar tamamen çığırından çıkmış, sabah kuşağında bir program izliyorum. Konuları o kadar korkunç ki "para için anne babasını öldüren evlatlar", "fidye almak için çocuk kaçırıp yanlışlıkla çocuğu öldürdük" diyenler", mahallede bir çocuk kayboluyor, katil tüm mahalleli ile birlikte arıyor, ağlıyor fakat günler sonra anlaşılıyor ki katil mahalleli ile çocuğu arayan adam.
Bu sabahta izliyorum yayını 10 yıl önce bir anne boğularak öldürülüyor. Öldürüldükten 40 gün sonra evin en büyük oğlu köyden şehre taşınıyor ve birden çok zengin oluyor, bunun üzerine söylentiler ayyuka çıkıyor ve dosya tekrar açılıyor ve konu işlenmeye başlıyor. Çocukları 10 yıl boyunca her kapıya gidiyor ama hiçbir sonuç alınamıyor, en acısı da ne biliyor musunuz?
Kardeşlerden bir tanesi kendini paralıyor, diğerleri de o kardeşe deli gözüyle bakıyor.
Çünkü diğer kardeşler konuya hakim ve bu kardeşler olayı yıllarca saklamışlar. Gözlerime kulaklarıma inanamadım. Hele olayı anlatanların rahatlığı, yüzsüzlüğü tahammül edilemez.
Daha bunun gibi o kadar çok olay var ki, tüm bunlar insanın aklına şu soruyu getiriyor. Kaybettiğiniz o insanlığınızı bir gören var mı?
Ne oldu bize , neden bu kadar yüzsüzleştik, yozlaştık ,samimiyetsiz saygısız, arsız olduk. Neden normal olmayan olayları normalleştirdik, neden illegal işler ayyuka çıktı, malı mülkü için ,arsa ,tarla için neden anne babalar öldürülür oldu, gayrı meşru olaylar meşrulaştırıldı?
Tabi bir de bunların dizilere uyarlanması var.
Dizilerde hep zengin hayatlar var, evde sürekli makyajlı gezen kadınlar, takım elbise ile kahvaltıya inen holding sahibi evin beyi, fettanlıkta sınır tanımayan evin şoförü, fingirdek hizmetçiler ve bunların hayatlarına dibine kadar dahil olan, ayrıca son derece özenen ve dizinin hiç bir bölümünü kaçırmayan, soluksuz izleyen halk.
Dizilerdeki bir diğer konu aşiretler ,başlarında gözleri simsiyah kalemle çizilmiş, asık suratlı, fettan bakışlı, at nalı kadar takıları olan, koskocaman konaklarda yaşayan ,altında son model arabaları emrinde çalışan onlarca adamı, tetikçisi, yaveri ; evin sinsirella gelini, o gelinin kocasını elinden almaya çalışan müştemilat üyeleri, evin zengin oğlunu yoldan çıkarmayı kendine görev edinmiş hizmetlinin kızı...
Daha ne söyleyebilirim.
Bunlar mı olmalı en çok izlenen diziler, ahlaksızlık ve rezillikleri meşrulaştırmak mı medeniyet, kimin eli kimin cebinde belli olmayan yaşı geçkin ama çok zengin olan ,evli adamları yoldan çıkarmaya çalışan kenar mahalle dilberi, zengin erkek avcısı kızlar mı meşrulaştırılmaya çalışılan şeyler, ayıp ayıp , rezillik bu mu sizin medeniyet anlayışınız, bu mu sizin modernliğiniz , bunun adı sizde medeniyet ise ben geri kafalı olmaya razıyım.
Son zamanların en trend dizi konularından biri ise mafya özentisi insanlar; ilk kural siyah giyinmek, siyah renkli araçlar kullanmak, siyah kıyafetli fedailer, asık suratlar, keskin bakışlar, su gibi akan para, dağ başında korular villalar...
Ve diziyi izledikten sonra ertesi gün sokaklarda siyah takım elbiseli özenti gençler, onlar gibi meydan okumayı meziyet sananlar, artist artist yürümeler, ay kendinize dışarıdan bir bakıyor olsanız o kadar komiksiniz ki (zaten kendinizi dışarıdan görebiliyor olsaydınız sizde özenmezdiniz emin olun).
Bu özentilere acilen bir önlem alınmalı, gerçek hayatın aslında hiç de böyle olmadığını, çalışmadan, alın teri dökmeden ayakta kalınamayacağını, kısacası sahte hayatları değil, içinde yaşadığımız hayatın ne kadar önemli olduğunu kavramamız ve ona göre yaşamamız gerektiğini anlamamız gerekir.
Asıl hayat: Şu an içinde yaşadığımız olan hayat
Gerçekler: çalışmak, emek vermek, üretmek, ayakların üzerinde durabilmek, başın dik alnın açık olmak.
Gerçek hayat ile dizilerdeki sahte hayaları yer değiştirip yaşamaya çalışmak sizin tercihiniz, unutulmasın ki herkes tercih ettiği hayatın sonuçlarına katlanır.
Tercih sizin.
Mutlu kal, evde kal
|