Daha çocukluğumuzdan itibaren ne çok hayalimiz, umudumuz vardır değil mi? Belki de en yakınlarımızdakilere bile bazen saçma, hatta bazen insanüstü gelen hayaller. Hayallerinde bile bizi o kişi olarak göremeyen ve o konuma yakıştırmayan çevremiz. Ve kim olduğu tam olarak bilinmeyen çevremizdekiler. Bir çok hayalin katili olan, herkes tarafından varlığı bilinen, tam olarak kim oldukları bilinmeyen o meşhur çevre ve çevremizdekiler. Hani o hiç görülmeyen, fakat kendimizi bildik bileli bizi sıkan, ezen, yöneten o meşhur çember. Ve kimse tarafından duyulmayan, adeta beynimize kazınmış o meşhur sözler. “Çevremizdekiler ne der?” Daha eyleme bile geçmeyen, adım bile atmadan daha beynimizde bir fikir aşamasındayken bile, bizi olduğumuz yere çivi gibi çakan, belki bir şehir efsanesinden öteye gidemeyen, fakat insanı tesiri altına alan o efsunlu sözler...
Ne tuhaf kimse bilmiyor. Bu çevre denen şey nedir? Ve kime hizmet eder? Neden adeta ilerlememen için önünde habire görünmez duvarlar örer? Neden bir adım öteye gitmeni engeller?...
Belki beynimizin istediğimiz şeyin olmaması ihtimaline karşı yaşayacağımız hayal kırıklığını engelleme yöntemidir. Olabilir veya olmayabilir.
Ama; tüm hayatımız boyunca istemediğimiz şeyleri yaptığımız ve başkalarına adadığımız hayatı yaşamak, hayallerimizin peşinden koşmaktan daha ağır bir bedel midir?
Bence değil! “Keşke”lerle dolu bir hayatı yaşamaktansa; “Denedim, ama olmadı!” hayatını yaşamak, daha değerli bence. Hatta daha değerlisi, deneyip olmamasına rağmen tekrar tekrar denenen bir hayat. Vazgeçmelere, ertelemelere yetecek kadar uzun bir ömrümüz yok. “Tekrar denerim!” diyebileceğimiz ikinci bir hayatımız da. Ama; şansımız çok. En azından kendimize bu şansı vermeliyiz. Denemekten korkmadan, yeniden denemeliyiz. Hem, ne kaybederiz?...
Gençliğinde bir şekilde, bir sebeple ertelediği, hayallerine kırklı, ellili yaşlarda geri dönen insanlar var. Aküsü bitmiş arabalar gibi geriye kalan enerjileri ile saz çalmayı öğrenmeye çalışan, resim yapmaya başlayan insanlar... Hiçbir şey için geç değil tabii ki. O ayrı konu. Ama; diyeceğim o ki; olmak istediğimiz kişi içimizde bir yerlerde hep duruyor.
Aslında ne kadar bastırsak da, ya da o meşhur çevre tarafından bastırılsak da, o hep bekliyor. Çünkü o biziz. Ve biz ya güçlü durup kendi hayallerimizi gerçekleştireceğiz. Ya da vazgeçip “Ah, vah, keşke!” diye diye başkalarının hayallerini gerçekleştirmesine yardım edeceğiz. Durum bu kadar basit...
Zaten bize lazım olan her şeyi içimize koymuş Yaradan. Kendimize inanmak gerek sadece.
O içimizdeki bizi desteklemek gerek. Acabaları bırakıp başaracağımıza inanarak, kendimize ve hayallerimize bir şans vererek, ömür denen denizde kendi gemimizin dümenine, kendimiz geçmek gerek!
En içten sevgi ve saygılarımla;
Instagram/tcneslihanyuksel
Facebook/İçsel Algılar
|