Dünyanın en gelişmiş ülkeleri ve Türkiye’de de devam eden Pandemi sürecinde zam gelmeyen hiçbir ürün kalmadı.

Elektrik, Su, Doğalgaz başta olmak üzere her kaleme zam geldi.

Temel gıda maddeleri, sebze-meyve aklınıza ne gelirse bir yıl içinde zam görmeyen hiçbir ürün kalmadı.

Şimdi de ekmek zammı eli kulağında.

Vatandaş son zamanlarda gelen zamlardan dolayı oldukça tepkili.

Her ürüne zam gelirken,  fırıncılar da “zam yapın” diye Esnaf Odaları’na adeta baskı yapıyorlardı.

Un ve diğer maddelere zam yapılınca, ekmeğin maliyeti de doğal olarak artmış oluyor.

Ekmek bu hafta içinde zam görecek.

Hem de 220 gramı 2 TL olacak.

Bu zam büyük bir ihtimalle bu hafta içinde uygulanacak.

Emekli, asgari ücretlinin maliyeti de bu sayede artmış olacak.

Günlük 4 ekmek alan bir dar gelirlinin maliyeti günlük 2 TL daha artmış olacak. Bunu bir aya uyarlarsak aylık 60 TL daha ek maliyet getirmiş olacak.

Her gelen zamma alıştığımız gibi ekmek zammına da alışacağız.

***

MARKETLER BİLDİĞİNİ OKUYOR!

Pandemi’nin Türkiye’ye sirayet etmesi birinci yılını doldurmak üzere.

Geçtiğimiz Mart ayında başlayıp, henüz etkisini yitirmiş değil.

Her alanda etkin tedbirler devam ediyor.

“Maske, Mesafe, Temizlik” kuralları da sürüyor.

Aşı bulundu, önce sağlık çalışanları ile 65 yaş üstü vatandaşları aşının ikinci dozu vurulmaya devam ediyor.

Pondami’nin Türkiye’ye sirayet edişi nerede ise birinci yılını doldurmak üzere.

Tedbirler devam ederken, kademeli normalleşme dönemine geçileceği söyleniyor.

Okulların açılması ile görülecek durum değerlendirmesine göre, uzun süredir devam eden kısıtlamaların yumuşatılması düşünülüyor.

Pandemiden dolayı Dünya’nın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kısıtlamalar sürüyor.

Kısıtlamalar nedeni ile çok sayıda sektör bu kısıtlamalardan dolayı olumsuz etkilendi.

Bankalar kredi verseler de, bu kredilerin geri dönüşü de sıkıntılı olacağı kesin.

Peki; Pandemi’nin Türkiye’ye ilk sirayet etmesinden bu tarafa kimler kaybetti, kimler kazandı.

Hangi sektör kazandı.

Hangi sektör kaybetti.

Aralık 2020 ayı itibari ile Dolar 7,85, Euro 9,51 dolayında seyrederken, bugün Dolar 6,95, Euro ise 8,43 seviyelerinde oynuyor.

Altın gram fiyatı da 450 seviyelerine doğru hızla yükselirken, altının gramı 403 TL’ye kadar geriledi.

Dolar, Euro ve Altın fiyatlarında düşüş eğilimi devam ederken, peki piyasada fiyatı düşmeyen ürünler konusunda hala belirsizlikler sürüyor.

Örneğin;

Kış mevsiminde olduğumuza göre, C vitamini içeren meyveler portakal, mandalina fiyatları düşmedi-düşmüyor.

Ayrıca; Pandemi’nin ilk başladığı günlerde 5 kiloluk ayçiçek yağı 30-35 TL civarında satılıyordu. Pandemi ile birlikte hızla yükselişe geçti, bugün aynı ayçiçek yağı 75 TL civarında satılıyor.

Dolar, Euro ve altın fiyatları düşerken, akaryakıt fiyatlarına zam da yapılmazken Koronavirüs salgınını fırsat bilen ve ürünlerine zam üstüne zam yapan kartel tüccarlar neden bu ürünlere indirim uygulamıyor!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan televizyon ekranlarından sürekli uyarıyor, Ticaret Bakanlığı da denetimlerini yapıyor ama yine büyük grosmarketler, her mahalleye bile market kuran marketler bildiğini okuyorlar.

Türkiye’nin her bölgesine dağılan bu marketler kimlerin, kimler tarafından yönetiliyor bilemiyoruz ama bu büyük marketlere nasıl yaptırım uygulanacak, kim uygulayacak? Onu da bilemiyoruz.

İlgili kurumlar, yani Ticaret Bakanlığı’na bağlı birimler bu marketlerdeki fiyat denetimlerini nasıl yapıyorlar, bu kurumlar fiyat denetimlerini ne şekilde yapıyor, marketlerin sattığı tüm ürünlerin alım ve satım fiyatları nasıl belirleniyor-tespit ediliyor.

Ayçiçek yağının 10 aylık bir sürede yüzde 100 zam görmesi nasıl izah edilir.

Geçen yıl bu dönemlerde 3 kilosu 10 TL’ye aldığımız Portakal ve Mandalina bu sene nasıl oluyor da kilosun 7,5-10 TL’den satabiliyorlar.

Temel gıda ve tüm ürünlerde Pandemi süreci boyunca keyfi zamlar yapıldığını biliyoruz.

Serbest piyasa ekonomisi de bu kadar serbestçe uygulanmamalı.