google-site-verification=xfFz-F1IWG-jrKWY1FSzE2BoEKXyCxwkXubRPveg5wU
|
|||
![]() |
EKONOMİK KRİZİN BEDELİNİ ÖDEYECEĞİZ | ||
Turhan ORAL | |||
turhanoral@hotmail.com | |||
Zonguldak maden işçilerinin de içinde bulunduğu yaklaşık 200 bin kamu işçisi, 2019 yılının birinci 6 ayı için yüzde 8, ikinci 6 ayı için yüzde 4 zam aldı. Hükümet ilk teklifte yüzde 5 ve yüzde 4 verince, Türk-İş toplu sözleşme masasından kalkmıştı. Sonuçta 8+4’e sözleşme imzalayan Türk-İş büyük tepki aldı. Hükümet, 2020 yılı için her iki 6 aylık dönemde yüzde 3+3 ve enflasyon farkı teklifinde diretmiş ve Türk-İş de imzalamak zorunda kalmıştı. *** 2020 için 3+3 teklifi memur sendikalarına da yapılınca, her şart altında hükümeti destekleyen Memur-Sen bile masadan kalktı. Merkez Bankası’nın 2020 yılı enflasyon beklentisinin yüzde 8.2 olduğunu hatırlatan Memur-Sen başkanı bundan daha düşük bir teklif beklemediklerini belirterek eylem söylemlerinde bulundu. Sonuçta, hükümet teklifini 4+4 olarak yeniledi ama sendika bunu da kabul etmedi. Sözleşme Yüksek Hakem Kuruluna gitti ve hükümetin önerisi 4+4 teklifi kabul edildi. Yani hükümet ilk kez Memur-Sen ile anlaşmazlığa düştü. *** Başta memurlar olmak üzere kamu işçileri hükümete tepki gösterdi. En çok tepki gösterenler, hükümete yakın olanlar ve hükümeti destekleyen televizyonları izleyerek her şeyin yolunda gittiğine ve memleketin güllük gülistanlık olduğuna inananlardı. Bu çevreden bazıları hükümetten çok sendikaları suçladılar. Sendikaların, hükümete muhalefet ederek onları kızdırdığı için haklarını alamadıklarını ifade ettiler. Bazıları da sendikacıların sorunları yeterince anlatamadığını iddia ederek sendikacıları suçladılar. Hükümetin terörle mücadelede ciddi harcamalar yaptığına inanarak susanlar, hatta hükümete bu konuda yeterince destek vermediği için muhalefeti suçlayanlar da vardı. *** Ülkemizde işlerin iyi gitmediğini, ciddi bir ekonomik krizin yaşandığını ve bu krizin faturasının işçilere, emekçilere ve halka kesilmek istendiğini söyleyenler ve buna karşı durmak için hazırlananlar vardı. Ancak güçleri toplu sözleşmelerin seyrini değiştirmeye yetmedi. Hükümetin, üretim ekonomisinden uzaklaşarak, tüketim ekonomisini teşvik ederek, ithalatı kolaylaştırarak ekonominin dengelerini bozduğu yeterince anlatılamadı. Krizi yaratan hükümet politikaları, ithalatla zengin olanlar ve paralarını dışarıya kaçıranlar terör gündemi arasında kayboldu gitti. *** 2018 yılının ikinci yarısında patlayan döviz krizi sonrasında hükümet dış borç bulmakta zorlandı. Piyasa faizinin yaklaşık üç katı fazlasıyla borçlanmak zorunda kalan Türkiye’de yatırımlar ve üretim gerilemeye başladı. 2018 yılının son çeyreğinde ekonomi yüzde 2.8 küçüldü. Ve hükümet acil önlem paketleri açıklamaya başladı. Yani yabancı kaynak gelmeyince iç piyasaya dönüldü ve ekonomiyi çevirecek kaynak arayışı başladı. Artan döviz fiyatlarıyla ithalat gerilerken ihracat daha cazip hale geldi ve ihracat şartları zorlandı. İthal girdisi olmayan sektörler veya çok az olan sektörlerin ihracatıyla cari açığı geriletme çalışmaları başladı. Tüketim mallarına yapılan zamlarla bir yandan gelir elde edilirken diğer yandan iç tüketim sınırlandırıldı. Böylece 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2.4 küçülen ekonomi ikinci çeyrekte biraz daha toparlandı ve yüzde 1.5 küçüldü. Ve hükümet çevreleri, küçülmedeki gerilemeyi, bir önceki çeyrek ya da bir önceki aylık dönemlerle karşılaştırarak, ekonominin büyüdüğünü anlatmaya başladılar. Oysa ekonomi bırakın büyümeyi daha kriz öncesine bile gelmedi. *** Önümüzdeki dönemde işçi ücretleri, memur ücretleri, emekli maaşları ve halkın alım gücü biraz daha gerileyecek. Yani krizin bedeli ödenecek. Hükümet, yaratılan bu kaynaklarla işverenleri teşvik ederek dış borçların ödenmesi, yatırımların artması ve işsizliğin azalması için çalışacak. Ve ekonomi dış borçları çevirebileceği güvencesini verdiğinde dış sermaye de gelmeye başlayacak, yeni borçlar alınabilecek. *** Aslında hükümet işçilere, özellikle sayıca çok daha fazla olan memurlara verilen düşük zam ile uluslar arası finans kuruluşlarına güvence veriyor, yeni ekonomik politikaları uygulamakta ne kadar kararlı olduğunu gösteriyordu. Ekonomiden sorumlu eski Bakan Mehmet Şimşek Türkiye’de emekli maaşlarının yüksek olduğunu ve çalışanların ücretlerinin yüksek olduğunu söylerken, Türkiye’de işçiler, memurlar ve emekliler bu kadar örgütsüz değildi. Bu üç alanda yeterince yandaş örgütlenmesi yoktu. Ve Türkiye’de rejim değişmemişti. |
|||
Etiketler: EKONOMİK, KRİZİN, BEDELİNİ, ÖDEYECEĞİZ, |