Sayın Vali Ahmet Çınar’ın, ‘tarafımız olmaz. Kayırmayız ve affetmeyiz’ şeklindeki açıklamasını okuyunca, gerçekten bir hoş oldum.
Bu Zonguldak için bir milat kabul edilecek açıklamaydı.
Hatta, açıklamanın teyidi olan icraatlardan sonra bunun yapılması, Zonguldak için, tabir-i caizse bir mutluluk abidesiydi.
Açıklamanın hedefi, cadde ve kaldırım işgallerinden sonra, kıyı-kenar çizgisi işgallerine karşı başlatılan operasyonlardı. Bilindiği gibi Zonguldak merkezli başlatılan operasyonlarda, sahil bandında Kozlu- Kapuz plajı arasında kaçak yada imara aykırı yapılan binaların bir kısmı yıkılmıştı.
Aslında, yıkılmış olanlar yanında, yıkılması gündemde olanlarda olduğu için ’çatlak’ sesler çıkmaya başladı.
‘Yıkılması gerekenlerin’ sahip ve yandaşları, ‘muhalif sesler’ yanında,’ siyasi sesler’ çıkartıp, kaçak-köçek işlerin üzerine gidilmesini engellemeye çalıştılar. Sokak ve politikacı aynı kareye sıkıştı. Şehir merkezindeki ‘odak’ noktalar yetmedi, Ankara yolu bile tutuldu.
İşin ilginci, lafa geldiğinde üfürdüğünde mangalda kül bırakmayan Zonguldaklılar, seslerini kısıp köşelerine çekildiler. Her gün gazetelerde reklamlarını yapan tabela dernekleri, Zonguldak’ın kangren olmuş sorunlarının çözümü için atılan bu adımlara destek vermediler.
Farkında mısınız, bu gün Zonguldak merkezini ‘alan’ olarak işgal eden dolmuşçu, taksici ve köy durak yerleri ile ilgili yapılan çalışmalara da destek verilmiyor. Kimler vermiyor, şehir merkezinin yarısını yıllık 200 liraya işgal etmiş olanlar.
Kimler ses çıkartmıyor? Lafa geldi mi, bir üfürükte mangalda kül bırakmayanlar. Sendikacılar, hemşeri dernekleri, odalar, iş adamları, esnaflar…
Kardeşim, şehrin kangren olmuş sorunları, sadece gazetecileri mi ilgilendiriyor?
Zonguldak’ın mahallelerinde bina ve araç yoğunluğu nedeniyle nefes alacak yer kalmadı. Şehir merkezi zaten ‘pert’ oldu. Trafik konusunun görüntüsü gerçekten ‘pert’ olmuş bir araç gibi.
İçinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi atmosfer nedeniyle, insanların moralleri zaten bozuk. Piyasada yaprak kıpırdamıyor. Bu ruh hali içinde karşılaştığınız her olumsuz olay, dengenizi alt-üst ediyor.
İşte, bu ruh halinin hakim olduğu bir ortam da, Sayın Vali Ahmet Çınar’ın Zonguldak’taki ‘işgaliye olayları’ üzerindeki operasyonları gerilen sinirlerin gevşemesine yol açan bir bardak su gibi geldi.
Bu yıllardır ‘acaba görür müyüz?’ diye hayal ettiğimiz bir beklentiden öteydi. Çünkü, bu güne kadar Zonguldak’ta hep ‘hak, güçlünün’ sloganı işlerlik kazanmıştı.
Denizdeki kayalıkların üzerine beton döküldüğü, dünyanın neresinde görülmüştür? Zonguldak’ta kayalıklara beton dökülüp üzerine ticarethane yapıldı da ne oldu!
Bu vesile ile sayın Çınar’ın ‘tarafımız olmaz. Kayırmayız ve affetmeyiz’ açıklaması, ‘hak güçlünün değil, haklınındır’ sözünü uygulamaya koymak açısından önemlidir.
Aslında bu fırsatı değerlendirmesi gerekenlerin başında; tabela dernekleri ve şehrin ticaret erbabı olduğu gibi, Zonguldak Belediyesi de olmalıdır.
Neden esnaf olmalıdır? Esnaf, dükkanı önündeki kaldırımı dükkanın uzantısı kullanırken, yanı başındaki seyyar satıcıya göz yumulduğunu hatırlamalıdır. Sen vergi-sigorta-kira- eleman çalıştırıken seyyar yanı başında ticaret yapıp, (haksız rekabete’ sebep olmaktadır.
Tabela dernekleri, haksızlıkları-kanunsuzlukları görüp; müdahale etmeyip, sivil toplum ruhuna aykırı davranış sürdürmektedirler. Sivil toplum ruhu, kentin sakini değil, sahibi olmayı gerektirmektedir.
Belediye, birlikte yaşama adım atılan yer olarak, şehirdeki insanların tümünün hak ve özgürlüklerini savunup kollamak durumunda olduğunu hatırlamalı ve tavır koymalıdır. Toplum katmanlarını oluşturanların tamamı, şehrin sahibi ve sakini olma hakkına sahiptir. Ancak, haksız rekabet ve kanunsuz işgal gibi konularda öne çıkma haklarına sahips değildirler.
Vali Çınar, insan hak ve özgürlüklerinin sınırlarını gösteren bu uygulamaları; yaşanılır bir kent yolunda ve insanların yaşam kalitelerinin arttırılması konusunda iyi bir örnek çalışmadır.
İnşallah, bu çalışmalar neticesi, Zonguldak gelecek yıllara umutla bakmanın yolunda adımlarını sıklaştırır, adım atanların sayısı artar.
Hedef, gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünüp bir şeyler yapabilmektir.
|