Zonguldak, hizmet ve yatırım açısından, Türkiye’nin geri kalmış illeri arasında.
Aslında, kamu yatırımları toplamı açısından bakıldığında, gerçekten de büyük bir memlağ çıkıyor ortaya.
Merkezi idare kanalıyla yapılan-yaptırılan projeler çerçevesinde getirilen hizmetler, hiçte küçümsenecek sayıda değil. Ancak, bu güne kadar yapılmayanlar o kadar çok ki, yapılanlar devede kulak kalıyor adeta.
Nedenlerini saymaya kalkarsak sayfalar alır. Sayfaların çoğunu da dedikodu doldurur.
Türkiye’nin ilk vilayetlerinde biri Zonguldak. Hatta diyebiliriz ki, kömürün yüzü suyu hürmetine, Cumhuriyet hükümetleri Zonguldak’ı endüstrinin başkenti durumuna sokmuş. Ve bölgeye zamanın en büyük yatırımlarını yapmıştır. Filyos Ateş Tuğla, Çates, EKİ, Çaycuma SEKA, Kardemir, Erdemir ve Devlet Demiryolları ile Zonguldak limanını bu çerçevede sayabiliriz.
Sonra, bir sihirli el demiş Zonguldak’a ve tepetaklak gitmiş.
Zonguldak’ın endüstri şehri olarak planlanmasından sonra getirilen yatırımlar neticesi, Zonguldak’ın ‘Zongalık’ olarak bilinen coğrafik alana sığmaması gerekirdi şimdilerde.
Zonguldak’ı genişletmek istemeyenler, kolayına kaçıp, Zonguldak’ı daraltmayı yeğlemişler demek ki!
Zonguldak, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren genişlemesini sağlasaydı, bizim şimdi bu şehir merkezinde oturmamamız gerekirdi.
Yukarda sayılanlara eklentilere bir bakın hele… Bir Gökgöl mağarası, Eren Enerji santrali, Üniversite… O gün bu gündür edebiyatı yapılan ancak bir türlü hizmete geçirilemeyen Filyos Projesi.
Tarım, hayvancılık sektörlerinde elle tutulur bir gelişme yok. İnşaat sektörü, deli dumrul gibi genişlemiş. İmara aykırı yapılaşma şehri daha çok boğmuş. Bacasız Sanayi Üniversite kurtuluş olarak görülüyor şimdilerde. Kömür sektöründe gidişat geriye doğru. Hem üretim hem çalışan açısından sıkıntı var.
Görülen sıkıntı, aslından tam da buradan kaynaklanıyor. Eskiden kömürden kaynaklanan bir hastalık vardı Zonguldak ve Havalisinde.Tozun etkili olduğu ciğer hastalığı. Dolayısıyla nefes darlığı ve koah… Kömür tozu hastalığı yani Promokonyoz. Bu gün de etkili olmasa bile var.
Bu gün ise işsizliğin verdiği psikolojik çöküş yanında, ahlaki çöküşün sebep olduğu uyuşturucu belası var başımızda. Bu özelde Zonguldak için bir görüntü değil. Türkiye genelinde bir sıkıntı.
Meslek hastalığı olunca, sebep-sonuç ilişkisine göre müdahale kolaylaşıyor. Ancak, psikolojik ve uyuşturucu olunca, önlemi çok zor ve zordan öte oluyor.
Zonguldak nüfusuna Emekli, işsiz ve psikolojisi bozuk ve uyuşturucu kullanan sayı açısından bakarsak durum gerçekten vahim.
Her kafadan bir ses çıkmayla düzeltilecek bir konu değil bu.
Seçilmiş ve atanmış ve sivil insiyatifin sahiplenme adına reklam kavgası yapmayla da halledilecek bir konu değil.
Ortada Zonguldak gerçekleri var ve şehrin yaşayanı olarak birlikte çalışmanın farz olduğu bilincinde olmak gerekiyor.
Siyasi, ticari ve sosyal aktivitelere göre değerlendirme yapmadan, şehirde gelecek nesilleri hatırlayıp ‘teslim’ olmadan, ellerin taşın altına sokulması şart.
Birey olarak, ‘benden sonrası tufan’ mantığı hastalıklı bir ruh halidir. ‘Amaaan sende’canım demekte… Hatta, ‘bana bir şey olmaz’ kabadayılığı da ‘hastalıklı ruh hali’dir.
Bu ruh halinden derhal kurtulmak gerekir.
Bu ruh haliyle, Cuumhuriyet ilk dönemlerinde başlatılan yatırım havası çabuk bitti. Endüstrinin başkentinden, bakın ne hallere düştük.
İki tünel, bir viyadük ve Filyos Projesi bile bu günkü hastalıklı halimize çare olacağına inaünmıyorum.
|