|
|||
![]() |
İnsan Doğmak ve İnsan Kalmak | ||
Neslihan YÜKSEL | |||
En çok da, en yakınımızdan gelmez mi, yıkıcı darbe? Hiç ummadığımız bir anda hani? Kendimizi, en savunmasız bıraktığımız anda. Daha da kötüsü, en güvende htiğimiz yerde. İlk sersemliği atlatıp da, hani. Neler olduğunun idrakine vardığımızda. Ne kötü bir histir o. Kalbine, birinin acımasız darbelerle koca bir çiviyi hunharca çakması gibi. Daha ne olduğunu anlamadan, kalbin acır hani. Gözlerini kaldırıp baktığında, en sevdiğinin elinde, koca bir balyoz. Öyle şaşkınsın ki; savunmuyorsun bile kendini. Sevdiğinin yanında iken, iner zaten bütün savunma silahların... Güven! Ne kadar muhtacız, birilerine güvenmeye. Ne çok severiz, bizi güvende htiren insanları. Hatta yerleri. Ne kadar fakir de olsa, ne güvenli yerdir, baba evi. Öyle sağlam, korunaklı... Sanki; şekermişiz de, yağmurda eriyecekmişiz gibi. Hepimiz güvenli bir çatının altında, barınma derdindeyiz. Bacası tüten, ocağında sıcak yemek pişen. Tüm zırhlarımızı indirebildiğimiz. Ve içinde, candan öte sevdiklerimiz. Her şeyimizi bilen, her şeyimizin sahibi. En kırılgan yanlarımızı, en gizli sırlarımızı bilen. Nereden vurursa; öldürmeyip, can çekiştire çekiştire, izleyebilecek iktidara sahip. Ve bir o kadar, karşılık vermeyeceğimizden emin. Uğruna, canını verecek kadar sevdiğimiz. Onlara bir yanlış yapıldığında, adeta şahsımıza yapılmış addettiğimiz. Ve işte karşımızda durup, en can yakıcı yerden vuran. Tek silahımız vardır, onlara karşı kullanabildiğimiz. Gözyaşı. Buna, ne kadar silah denilebilirse. Aslında ağlamak istemezsin de hani. Öyle bir boğazın yanar. Sonra, istemsiz yaşlar. Ve durdurulamayan ağlama krizleri. Durmak ister de, bir türlü duramazsın. Öyle çaresiz, zavallı, gereksiz, güçsüz, değersiz hissedersin kendini. O kadar mücadele, çaba, emek hepsi boşaymış gibi. Yatağa kapanıp saatlerce ağlar, sonunda uyuya kalırsın hani. Öyle hızlı bir şekilde kaçarsın ki, odaya. Ağladığını görüpte üzülmesin diye, hani? Bazen, kırdığının farkına varıp, kapıyı aralayıp, özür diler ya. Gururun, "hayır" diye yırtınsa da, kalbin "tamam" der. O, özür dileyip görevini yerine getirdiğinden emin. Sen; olsun özür diledi, dersin ya, mahzun. Ve, o görmeden kalbine çaktığı çiviyi sökmek vazifesi, yine sende. Kanata kanata çekersin çiviyi. Bir bakarsın, delik deşik olmuş kalbin. Olsun! Sevmek, emek istemez mi? Yüzünü yıkayıp, hiçbir şey olmamış gibi, gülümsemeye çalışırsın. Bu durumun, tekrar tezahür etmeyeceğine, seni bile inandırır kalbin... Herkes insan olarak doğsa da, sanki bazıları, insanlıktan nasibi kesilerek cezalandırılır. Kimi; her şartta bir bahane bulup, bağır, çağır. Kimi; hep kanaat, hep kanaat. Sevgi yoksunu insan müsveddeleri, zengin mi zengin! Koca yürekli insanlar, kıt kanaat. Ne diyim, insan olmak zor zanaat!.. |
|||
Etiketler: İnsan, Doğmak, ve, İnsan, Kalmak, |
|