Pazar günü bir kız isteme törenine katıldım. Tabi onun öncesinde daha önce hiç gitmediğim evime çok yakın bir kuaföre gittim, sürekli önünden geçerdim ama hiç gitmemiştim.   

 Pandemi sürecinde olduğumuz için onlarda diğer kuaförler gibi üst seviye de önlem alıyorlar, randevu alarak gidiyorsun, her masada dezenfektanlar, maske olmazsa olmaz. Kuaföre gelenler dükkânın kapısının girişine insanların oturması için ayrılmış bölmede sıranın gelmesini bekliyorlar. Sıcak ve çok güzel bir ortamları var, çalışanlar güler yüzlü, hoş sohbet çok güzel bir işletme.
   Her insanın bazı hassasiyetleri olduğu gibi benimde var. Kimisi fön çektirirken makinanın sıcağına çok zor dayanır, kimisi kaşlarını aldırırken o ipliğin çekilme anındaki çatırtıyı ruhunda hisseder, kimisi de benim gibi gözlerini bir türlü sabit tutamaz. Ne makyaj yaptırtabilir ne de kirpik taktırtabilir. Fakat o dükkânda dünya tatlısı bir kız vardı. Ona endişelerimi anlattım gözlerimi bir türlü sabit tutamamaktan rahat olamamaktan bahsettim. O da son derece rahat bir tavırla "deneriz ablacığım sen dert etme" dedi. Aslında dışardan bakılınca çok basit bir işlemmiş gibi görünüyor ama aslında don derece profesyonellik ve dikkat isteyen bir iş ve oradaki kızcağız işini o kadar güzel icra etti ki eli son derece hafif ve pratik işini ehli, aldığın para helal emeğin para ile ölçülemez iyi ki varsın...

    Herkesin de anladığı üzere asıl mevzu işini iyi yapanı bulmak. bu her meslek için geçerli, aşçısından doktoruna, tesisat ustasından mobilyacısına, bir hastanede kan alan hemşireden büyük küçük taşları olan ve engebeli yerleri süpürmek zorunda kalan temizlik işçisine, bir oteldeki komiden inşaat işçisine her meslekte işinin en iyisi olan aranıyor. Hani ukala bir kesim vardır ya kendini bilmeyen hadsiz bir kesim. Şöyle başlarlar cümleye "aman ne kadar basit ne var o işi yapmakta" bu cümleden ve söyleyenlerden ayrıca bir nefret ediyorum. İş küçümsemek ne demek, hem işi hem de o işten para kazanan o insanları hem de verdikleri emeği küçümseyen zekasızları hiç anlamam. O size basit gelen işleri dört dörtlük yapanların yanı sıra sallanarak yapan hatta hiç emek vermeden para kazananı yok mu var ama kim tercih ediliyor işine emek vereni iyi yapanı. O küçümseyerek baktığınız size basit gelen o işleri yapmak zorunda olan ve geçimini o işten sağlayan eli öpülesi insanlar sizler baş tacısınız.     Herkes bir şekilde bir sahibi ama kendi işini yapar ama başkasının yanında çalışır bir iş mutlaka yapar ama her işin en iyisi en pratik olanı aranır, onlar aradan açık ara farkla sıyrılır ve tercih edilen olur. Kendisine verilen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getiren, az laf çok iş sloganını hayatına dahil etmiş olan kazanır, aranır, tercih edilir." ne iş yaparsan yap ama en iyi şekilde yap" hakkını ver emek ver tercih eden değil edilen ol"

  Her şeyden de önemlisi insan ol, gerisi zaten kendiliğinden gelir. sevgiler