|
|||
![]() |
ÖĞRETMENİM CANIM BENİM!... | ||
Neslihan YÜKSEL | |||
Hayatımızın başlangıcından sonuna kadar bir şeyler öğreniriz. Bu öğrenme süreci hiç bitmez. Ailede başlayan bu süreç, okul çağına gelmemiz ile birlikte okulda devam eder. Ama, asıl eğitim bazında düşünürsek, öğretmenin önemi ortaya çıkar. Çünkü bu zamana kadar her şeyimiz ile ilgilenen ailemiz bizi kendi elleriyle öğretmene teslim eder. Henüz gereksiz bilgiler ile tıka basa dolmamış beynimiz, her bilgiyi fotoğraf makinesi gibi kaydeder. İşte bu yüzden; “Hayatta en büyük şans, iyi bir öğretmene denk gelmektir.” bence. Tam da burada, öğrenmenin önemini belirterek, ne güzel ifade etmiş Hz.Ali, “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum.” diye. Her şey bir harfle başladı. Önce heceler, kelimeler ve sonra cümleler... Öğretmenlik nedir? Bence; öğretmeye gönül vermektir. Yani, bu işi gönülden yapmaktır. Kendisindeki bilgiyi ve donanımı severek ve isteyerek öğrencilerine aktarmaktır. Boş bir tarlayı çeşit çeşit bitki ile donatmaktır. Her birini tek tek inanarak en nadide tohummuş gibi, sakınarak, kollayarak, özenerek toprakla buluşturmaktır. Özenli bir çiftçi gibi gelişimlerini izlemek, solanları, geride kalanları hep kollamaktır. Güneş gibi onlara hep ışık olmaktır. Karanlığı aydınlığa çıkarmaktır. Pes etmelerine izin vermeden sürekli çabalayarak onların kök salmalarına dal çıkarmalarına, çiçek açmalarına sebep olmaktır. Her birinin özel olduğunu hissetmesini sağlamaktır. Onları aynı fabrikadan çıkmış gibi, tek kalıp olmalarını istemeden, her birinin hayallerine, umutlarına yol olmaktır. Öğretmenlik en çok da inanmaktır. Kekeme de olsa, kafası zor da alsa, hasta veya engelli de olsa, her birinin yapacak şeyleri olduğuna inanmaktır. Her birinin kendi çocukları gibi olduğuna inanmak. O gözlerindeki ışığın hiç sönmeden yanacağına inanmak ve inandırmaktır... Öğretmenlik kutsaldır. Kutsal bir görevdir. Kendinden vermektir. Kendi iyiliğini ister gibi, her biri birbirinden güzel çiçek gibi çocukların hep iyiliğini istemektir. Okuldan eve geldiğinde de bitmeyen bir iştir. Hep onları düşünmektir. Abarttım mı biraz? Sanmıyorum. Çünkü öğretmenlik nadide, kırılgan bir şeyi kırmadan büyütmektir. Ta gözbebeklerinin içine bakan onlarca masum cana, tebessüm etmektir. Ağzından çıkan her şeyi görev bilen, asker gibi bekleyen canlara okumayı, yazmayı, toplamayı, çıkarmayı, daha bir çok şeyi ve en önemlisi hayatı öğretmektir. İşte, öğretmenlik bu yüzden kutsal bir meslektir. Bu yüzden doğudan batıya okulun damından, penceresine, sobasındaki tezeğinden, karatahtadaki tebeşirine, ayağındaki ayakkabısına, sırtındaki montuna kadar, öğrenmek adına ne varsa içine alan içten bir meslektir. Bu yüzden herkes öğretmen olamaz. Çünkü öğretme vasfının dışına çıkıp her yönüyle öğrencisini görüp irdeleyip ona göre tutum sergilemektir. Öğretmen gelecektir. Geleceği yetiştiren yön, verendir. Dediğim gibi, iyi bir öğretmene denk gelmek hayattaki en büyük şanstır... Bir öğretmen için en büyük hediye, eğitimini tamamlayan öğrencilerini karşısında görmektir. Onun için asıl gurur kaynağı budur. Hayata atılmış erdemli, eğitimli, geleceğe yön veren gençlerdir... Başta başöğretmen M.Kemal Atatürk olmak üzere, bir gün değil her gün, hatırlanıp eli öpülesi tüm güzel yürekli öğretmenlerimize saygıyla, minnetle...
Sevgi ve saygılarımla;... Instagram/tcneslihanyuksel Facebook/İçsel Algılar |
|||
Etiketler: ÖĞRETMENİM, CANIM, BENİM!..., |
|