Zonguldak ‘politikanın girdabında’ savrularak gidiyor.
2019’un matematiği içinde, hummalı bir yarış başladı. Politikanın ‘ilgilendirmediği’ insan olabilir mi? Direkt ya da dolaylı olarak herkesi yakından-uzaktan ilgilendiriyor. Politika heves ve hedefi olan insan, ürettiği teknik ve taktiklerle, politika girdabında yol-yordam bularak çıkmaya çalışır. Politikanın ‘kısır döngü’ içinde olduğu küçük şehirlerde, politika daha bir çetin olur. Sadece politika değil, ‘seçim-sandık’ mecburiyeti olan tüm ‘etkinlikler’ çetin olur.
Çünki, seçim-sandık mecburiyeti olan yerlerde, bozulan ‘ahlak’ ve ‘sosyal’ faaliyetler düzeyi neticesi, ‘ahkam’ hep ‘kazan-kazan’ üzerine kurulur.
‘Dava için her şey mubahtır’ sözü gereği her türlü ‘entrika’ yapılır.
Savunması da ‘abesle iştigal’ yaklaşımı içinde değil, ‘gayet doğal’ bakışı paralelinde yapılır.
Siyasetin giderek olgunlaşmasını bekleyenler için bu ‘ham hayaldir’. Çünkü, ‘genç demokrasi’ yada ‘kalkınmakta olan ülke’ yaklaşımı giderek düzelmesi gereken ‘ahlak’ yapısına ‘fayda’ etmez.
Her şeyden önce, ahlak erozyonu, ‘cemiyet’ olarak etkilemiştir bizi. Cemiyet içindeki ‘fert’ açısından bakıldığında, olumsuz etkilenmemesi mümkün değildir.
Fert yani birey; toplum katmanlarını oluşturan insan değil mi? Toplum katmanları, toplumun dinamikleri…
Olaya ‘devlet’ açısından bakınca da değişen olmuyor. Devlet, milletin örgütlenmiş hali… Millet, fertlerin yani bireylerin oluşturduğu toplum. Ya da Örgütlü toplum…
Ahlak erozyonu, ‘Çeliğe pas girmesi’ gibi… Girmeye görsün. Çürümüşlük akar gider çeliğin gövdesinde. Bu açıdan bakıldığında, Zonguldak’ta politikacıdan çok, politikanın girdap/ anafor içinde tepetaklak gittiğini görmek mümkün...
Samimiyet görmek çok zor. İtimatsızlık had safhada…
Dün kucaklaştığın ile bu gün bir ‘bahane’ ile kavga kaçınılmaz. Bırakın, insanların birbirlerine/ tiplerine saygı göstermesini; işlerine saygı göstermediklerine binlerce örnek var.
Birey olarak ‘aralarındaki ilişkiye’ saygı göstermeyenlerin, toplumsal ‘mutabakat’ çerçevesinde ‘saygı’ göstermeleri mümkün değil. Dolayısıyla, bulundukları yer itibarıyla, temsil kabiliyeti taşıyanlar, ‘ahlaki erozyon’ tesiriyle, diğer kurumların başındakilere ‘saygısızlık’ etmeyi ‘kötü bir şey’ görmüyorlar.
Dolayısıyla, ‘kurumsal mutabakat’ da zedeleniyor.
‘Böyle gelmiş böyle gider mi?’ ya da ‘Böyle gelmişse, böyle gitsin mi?’ teranesine… Olayın bir de, ‘gelecek’ açısından tartışılması gerekir. Olaya Devlet, millet açısından bakamayanlar, bir de ‘torun-çocuk’ açısından bakmayı denesinler. Bu gün kirletilen sokaklardan topluma kadar maddi-manevi yapı, yarınlarda gelecek nesillere bırakacağımız değerler manzumesi olarak önümüzde durmaktadır.
Kirletilenlerin ‘yıkaması’ veya ‘temizlenmesi’ gelecek kuşaklara düşecektir. Eğer, yetiştirdiğiniz kuşaklarda, ‘derme-çatma’ ve ‘erozyon’ kafası taşıyorsa, yandı gülüm keten helva!
Zonguldak, siyaset girdabında paldır-küldür gidiyor dedim ya?
Olaya Zonguldak penceresinden yani ‘özelden’ baktım.
Genelden yani, Türkiye penceresinden bakarsanız da değişen bir şey olmayacak.
Türkiye penceresinden bakılırsa durum daha vahim.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul- zurna az.
|