Patrondan fazla patronculuk oynayan tipler..
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bunlar kamuda dahi aynı kadroda aynı kanun altında çalıştıklarına bile patronluk taslayabiliyor.
Evlerden dışarı bu insanlar. Ne yapıyor, ne ediyor hayatı zehir ediyorlar.
Bir de her şeyin en doğrusunu en iyisini onlar biliyor.
Baksan idealleri uğruna çalışan oysa sadece birilerini etkilemek adına altındakileri çalıştırıp pirim yapan insanlar.
Çok konuşup az iş yapanlar.
Hele hele takım çalışmasında ekipte sıkıntı yaratıp topu sürekli başkasına atanlar.
“Eline yapışmaz” diyerek görevinizden fazlasını yaptığınızda bunu sürekli beklerler.
O yetmiyormuş gibi yüze gülüp arkadan konuşurlar.
Yalan mı?
Dönüp şöyle bir etrafınızı gözden geçirin. Kendini sürekli haklı gören, olmadık şeylere sinirlenen, yaptığınız işle ki, başarı elde etmişseniz kendi yapmış gibi övünen, hiçbir şey yada az iş yapıp tüm dünyayı sırtında taşıyormuş gibi davrananlar.
Zordur bu tiplerle çalışmak.
Sinirlerinizi altüst etmekle kalmaz performansınızı da düşürürler.
Bir yerde okumuştum. Zor insan tipleri zorba, sinsi, şikayetçi, umursamaz ve kararsız gibi sıralanıyormuş.
Bu tipler her zaman kendilerini haklı bulurmuş. Dalga geçerek, sorumluluktan türlü bahanelerle kaçarlarmış.
Her şeyi bildiğini iddia edenler ise daha bir başka, onlar kendi söyleyip kendi inananlar grubunda yer alıyor. Kimseye ihtiyacı olmayıp karşısındakine yetersizliği aşılatanlar. Az bilip çok konuşan ama kendine hayranlık duyulmasını isteyen.
Başkalarından sürekli yardım isteyen ama kendinden istediğinde parmağını kımıldatmayan.
Böyle tipler her an farklı tepkilerle karşımıza çıkıyor ve yaşamın her alanında iletişim kurmakta zorlandığımız insanları oluşturuyor.
Oysa çalışma ortamı ekibin dayanışma ve iş birliğine dayanır.
Uzmanlar bu tipler için onları değiştiremeseniz de kendi tutumlarınızı değiştirin derler. Onlar bunu söylemesine söylüyor ama uygulamaya gelince hiç öyle olmuyor.
Ne diyelim ekmek parası.
Ya bu deveyi güdecen, ya bu diyardan gidecen.
|