Aslında, ekmek herkese yeterdi. Toprak öyle cömertti, herkesi beslerdi. Ama; bazı gözler açtı, doymazdı. Çok yemek isterdi, istedi. Bütün gücünü başkalarının ekmeğini yemekten beslenenlerin, her geçen gün biraz daha genişledi mideleri. Kendi nefsini durdurmaktan acizken, muhtaçları sömürerek kazandığı sahte itibarla, herkese hükmettiğini zannetti. Yedikçe büyüdü. Büyüdükçe yedi. Daha, daha istedi. Bu yüzden kimi tokundan öldü, kimi acından. Kimi çok yemekten hastalandı, şişti mideleri. Kimi de, açlıktan uyuyamadı geceleri...
Doymadı gözü insanın. Dağı, taşı yese de doymazdı. Sanki içinde yaşamak için değil, yemek için yaşayan bir canavar vardı. İnsan, içindeki ruhu bir şekilde doyurmalıydı. Aşkla, sevgiyle, iyilikle, merhametle, müzikle, şiirle,.. İnsanca bir takım güzel hislerle doymayan ruh, hayvani iç güdülerle yeme dürtüsü geliştiriyordu belkide. İçinde insani hasletler olmayan bir insan neye yarardı ki; et parçası olmaktan ziyade?... Zifiri karanlığı aydınlatmaya bir mumun yettiği gibi, bir parça ekmekle de doyardı mide. Ama, göz doymazdı. Belki de bu yüzden, gözü doymayanlar için kullanılan “ Gözünü toprak doyursun!” diye bir tabir vardı. Büyüklüğü bir yumruğu geçmeyen bir et parçası, nasıl bu kadar açtı? Yosa; doyumsuz olan nefis miydi?..
Paylaşmaktı belki de, unuttuğumuz. Herkesin elindekinin fazlasını paylaştığı eski zamanlar daha mı güzeldi, acaba?.. İnsanın gelecek kaygısı ile birlikte her şeyi depolamak isteği mi, getirdi bu düzeni bize? Ya da para? Kim bilir belki de her şeye sahip olma isteği?...
Sebebi her ne olursa olsun, paylaşmayı unuttuk sanırım. Dünyaya gelişimizin bir amacı olduğunu, herkesin yaşadığı çevrede bir sorumluluğu olduğunu, kim hangi yönden zayıfsa o yönü güçlendirmemiz gerektiğini unuttuk. Güçsüz olana zayıf halka muamelesi yaptık. Hepimiz birbirimize gönül bağı ile bağlı aynı gökyüzünün altında yaşayan bireyleriz sadece. Toprak, hava, su hepsi çok cömert. Gördüğümüz her güzel yeri parsellemek, her güzel şeyin sahibi olmak, her lezzetli şeyi yemek istemek arzusundan biraz sıyrılmalıyız, bence;...
Ne diyeyim? Var mısın? “Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın!” zihniyetinden ve “ben”cillikten uzak, paylaşarak “biz” olduğumuz güneşli, güzel günlere. Umarım; hep birlikte,...
Sevgi ve saygılarımla;
Instagram/tcneslihanyuksel
Facebook/İçsel Algılar
|