Doğa, insandan nefret etti.
Yeşil yeşil olduğuna, ağaçlar oksijen ürettiğine, denizler deniz olduğuna ve insanlara sağladığı yararlardan ve güzelliklerden nefret etti.
Neden mi?
Hemen anlatayım. Hafta sonu sokağa çıkma yasaklarının kalktığı ve insanların kendilerini orman ve piknik alanlarına attığı o günlerde, mangallar yapıldı, yemekler yendi. Salıncaklar kuruldu, orman yürüyüşleri yapıldı, çocuklar gibi eğlendi insanlar.
Tabi ki eğlenecekler, 2 buçuk aylık zor bir süreçten geçtik, bunaldık sıkıldık, evlere sığamadık, sonrada kendimizi sokaklara attık hepsini kabul ediyorum.
Tek kabul edemediği şey; nefes almak, serinlemek için gittiğiniz o orman ve sayfiye yerlerini neden nefessiz bıraktınız.
Neden bir sonraki hafta tekrar gideceğiniz zaman bulduğunuz gibi bırakmadınız.
O kendini sadece nefes aldığı için canlı zanneden, aslında aldığı nefesin bile israf olduğunu bilmeyen o bir kesim müsveddeden söz ediyorum.
Pikniğiniz bitti ve artık evinize dönüyorsunuz ve size kucak açan o güzelim ormana artıklarınızı ve pisliklerinizi bırakıp gidiyorsunuz.
Evet kendini insan zanneden o kesime sözüm.
Akşam haber kanallarına konu olurken ve bunu milyonlar izlerken hiç mi ar damarınızda bir hareketlenme olmadı?
Hiç mi utanmadınız, hiç mi o yüzünüz kızarmadı?
2 günde o ormanlık alanlardan çıkan çöp miktarı tam tamına 10 ton.
YAZIKLAR OLSUN
O pet şişeler, yediğiniz yiyeceklerin ambalajları, kamışlar, kağıt bardaklar, plastik tabaklar, tuvalet kağıtları, havlu peçeteler ve daha neler neler…
Hiç mi utanmazsınız?
O kadar sonra yiyip içip bir kenara bir çöp poşeti koymak bu kadar mı zordu?
Bu doğa size çok ama çok fazla…
Bu doğanın nimetlerinden yararlanmak sizin hakkınız olamaz.
Siz evlerinizde de böyle yapıyorsunuz o zaman, salonunuzun orta yerine kullandığınız kâğıt havluları hatta tuvalet kâğıtlarını atıyorsunuz, makarna pişirdiğiniz zaman boş ambalajını mutfakta yere atıyor, domates salatalık kabuklarını yere doğrayıp ayağınızla masanın altına itiyorsunuz, yediğiniz çikolata ve cips poşetlerini, çiğnediğiniz sakızların kâğıtlarını salondaki lambanın üzerine falan atıyorsunuz.
Ya da çocuğunuzun altını değiştikten sonraki o pis bezi başucunuzdaki komodinin üzerine falan koyuyorsunuz.
Çünkü doğada atıklarını toplamadan giden insanların evindeki manzara tam da örneklerini anlattığım gibidir.
Tabi ki lafım tüm insanlara değil, aynı ortamı paylaşmaya gelen başka piknikçileri de izledik, insanlar oturacak temiz bir ortam bulmadıkları için bir önce atanların arkalarını toplamakla zaman harcadıkları için kendilerine eğlenmek için uzun vakitler ayıramıyorlar.
Çılgınlar gibi yemek yiyip etrafa saçmaktan çok yemekleri bittikten sonra yanlarında getirdikleri büyük boy çöp poşetlerini ellerine alıp etraftaki attıkları ve çöpleri toplamaya vakit ayırıyorlar.
İşte bunlar adına tam anlamıyla insan dediğimiz, duyarlı, doğaya saygılı, disiplin sahibi, temiz insanlar.
Keza evine de aynı özeni gösteren çiçekleri, doğayı ve hayvanları seven, elindekinin kıymetini bilen insanlar.
Onlar mükemmel insanlar işte biz herkesten aynı duyarlılığı bekliyoruz.
En basit örneği hayvanlar bile dışkılarının üzerini toprak veya kumla örterken insanların çöplerini doğaya bırakmaları sanırım aradaki zeka farkının en açık örneği...
Doğa bizden nefret etmesin, ormanlar bize verdiği oksijenden pişman olmasın, insanların nefes almak için gittiği yerler, bir sonra gelenlere eziyet olmasın. Doğayı sev çiçeği kokla, denizi kirletme bunlar anaokullarında, ilkokullarda ilk öğretilenler.
Keşke bunların aksini yapanlarda biraz nasiplenebilselerdi.
Bu engin bilgilerden o kadar zavallısınız ki....
Doğayı katletme, koru.
Koru ki, yarın bir gün bize lanet edip verdiği güzellikleri geriye almasın.
|