Yeni hayatımızdaki yeni terimler maske, sosyal mesafe, el hijyeni; evet bunlar yeni hayatımızdaki yeni vazgeçilmezlerimiz. Yaklaşık 2 buçuk aydır dünyaca mücadele ettiğimiz COVİD-19 ve coronavirüsle hayatımıza dahil ettiği uymamız gereken yeni kuralar, önlemler..
Yaklaşan yaz ayları ile beraber evlerinde bunalan insanlar yavaş yavaş artık sosyal hayatta yerlerini almaya başladılar ama hepimizce malumdur ki eskisi kadar özgür olamayacağız.
Marketlerde, pazarlarda, toplu taşımalarda hatta plajlarda bile sosyal mesafe kurallarına, el hijyenine ve özellikle maske takma zorunluluğuna uyarak yaşamımıza devam etmek zorunda kalacağız.
Evet bu süreç zor olacak tabi ki ama 2. bir dalganın oluşmaması için bu önlemlerin ışığında yaşamaya çalışmamız gerekecektir. Kimilerine göre bazı yasakları kaldırmakta çok acele edildi. Mesela hafta sonu sokağa çıkma yasağı, toplu taşımalarda yolcu sayısının tekrar eskiye dönmesi, cafe, restaurant ve lokantaların açılması, avmlerin açılması gibi…
Fakat bir taraftan da git gide kötüye giden ekonomik süreç, insanların işten çıkartılması, dolayısıyla geçim gücünün düşmesi, çalışanların maaşlarının ödenememesi, ev ve dükkan sahiplerinin anlayışsızlığı, kiracılarının zor durumlarından faydalanmaya çalışmaları ( iyi kalpli ev ve dükkan sahipleri yok mu, var tabi ki! Elinden geldiğince kiracısına destek olan, bu zor günlerini fırsata çevirmeye çalışmayan insanlar yok mu? Elbette var) Hiç ihtiyacı olmadığı halde kiracısına baskı yapanı var da var. Kendi egolarının tatmini için, çıkarları için problem çıkaranda... Neden bu kadar anlayışsız, bu kadar kötü olduk biz? Neden zor günleri fırsata çevirmeyi bir meziyet haline getirdik? Ne zaman bu kadar yozlaştık? Yazık bize, neden korona günlerinde insanların maske ve kolonya ihtiyaçlarını fahiş fiyatlar çekerek sattık? el dezenfektanlarına temizlik malzemelerine ve gıda fiyatlarına zam yaptıkça yaptık vatandaş olarak almak zorunda olduğumuz ihtiyaçlarımız fırsata dönüştürüldü, gel gelelim o zor günler yavaş yavaş atlatmak üzereyiz lakin "kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz “der büyüklerimiz, bizler fırsatçıları hiç bir zaman unutmayacağız, kim dost kim düşman artık ayırt edebiliyoruz.
Bu kadar fırsatçının ve hainin bir arada olduğu güzel ülkemde Hulusi Kentmen babacanlığına, Adile Naşit gülüşüne ve vicdanına sahip insanlar da yok değil tabi ki..
Evindeki kiracısından kira talep etmeyenini de gördük, mutfağındaki bir tencere yemeğini iki dilim ekmeğini komşusu ile paylaşanını da, cebindeki parasını bölüşenini de okuduk gazetelerde, fabrikasından hiç işçi çıkarmayan patronu da gördük, evine erzak yardımı yapanını da, içinde bir sürü garibanın yaşadığı bir semtte mahalle bakkalındaki veresiye defterini sıfırlayan Robin Hoodları da gördük. Bu kadar güzel olayın yaşandığı esnada mübarek Ramazan ayını yaşadık.
Toplu iftarlar veremedik, iftar çadırları kurulamadı, insanlar olabildiğince bir arada bulunmayacak şekilde geçirdi bu güzel ayı ama yine de ekmeğini yemeğini paylaştı diğerleri ile hiçbir şey yapamayan dükkânı kapalı olan esnaf bile elindeki unu şekeri kıymayı malzemesi ne varsa ücretsiz dağıttı. Atıklarını sokak hayvanları ile bölüştü.
Bu kadar güzel yürekli insanların" yüzü suyu hürmetine dönüyor bu dünya "iyi ki var o güzel yürekli insanlar, iyi ki var gökyüzüne ellerini açıp dua eden pamuk nineler dedeler, iyi ki var kendi canını karşındakinin canından geride tutanlar iyi ki var melekler iyi ki var iyiler....
mutlu ve sağlıklı günlere......
|