|
|||
![]() |
YURDUM İNSANI, “Haydi Seçime!”... | ||
Neslihan YÜKSEL | |||
Hepimizin çok iyi bildiği gibi 31 Mart Pazar günü yerel seçim var. Vatandaşlar bulundukları köy, mahalle, belde, ilçe veya ilin yerel hizmetlerini yapması için yöneticiler seçecekler. En basit haliyle; mahalle muhtarlarının ve belediye başkanlarının belirleneceği sıradan bir seçim olacak. Yada olması lazım... Ama öyle mi? Hangi televizyon kanalını açsan o parti şöyle;....bu parti böyle;.... diye yanlı söyleşiler, reklamlar var. Sokaklarda binalar boyunca parti liderlerinin veya adaylarının afişleri asılı. Yetmiyor sokak lambalarında bile boy boy afişler. Nereye dönsen bir parti lideri ve afişi,... Reklam, reklam, reklam!.. İnsanlar artık hangi partinin reklamı çoksa ona göre mi oy veriyor? Vermesi mi gerekiyor? Vermeli mi? Çok reklam vermek, seçilmeyi garantiler mi?... Bu oy dediğimiz şey; insanın kimse görmeden, hür vicdanı ile vermesi gereken bir şey değil mi? Değil miydi? Ben mi yanlış biliyorum. Bu; M. Kemal ATATÜRK’ün bize verdiği bir hak değil mi? Değil miydi? Biz hangi ara bu hakkımızı kaybettik? İspata düştük, basite indirgedik?.. Sağı, solu hepsi bizim partilerimiz değil mi? TBMM bizim milletvekillerimizin, bakanlarımızın bulunduğu, bizim hakkımızı korumakla yükümlü bir meclis değil mi? Adı üstünde; MİLLET MECLİSİ... Kanımca; vatandaşın, ne haber izleyecek, ne gazete okuyacak hali kalmadı! Günü nasıl kotaracağının, tencereye ne koyacağının, çocuğunu nasıl okutacağının,.. derdinde vatandaş. Tüm bu çekişmelerin arasında geçime, işe, aşa, ekmeğe dair kaygılar taşımakta. Geleceği düşünmeyi çoktan bırakmış. O market senin, bu market benim, gezip ucuza bir şeyler bulup günü kurtarma çabasında. Tabii bu çekişmeler arasında olması gerektiği gibi iyi siyasetçiler de var. İçlerinde iyi niyetli, tek tük, yerinde, gereğince, incitmeden, bel altına vurmadan siyaset yapan olsa da; “Kurunun yanında, yaş da yanar!” misali yanmadan seslerini duyurmaya çalışmaktalar... Yurdum insanı bu durumdan şaşkın. “Tencere, dibin kara! Seninki benden kara!” diyen siyasetçiler arasında gidip-gelmekte... “Aşağı tükürsem; sakal! Yukarı tükürsem; bıyık!” diye düşünmekte... Sonuçta; bal tutan parmağını yalamakta. Yurdum insanı da; içi inanmamakla birlikte, ağzına bir parmak bal çalınmış, beklemekte... Nasıl anlatsam? İnanmak istiyorsun, ama inanamıyorsun. “Güven” denen şey, içimizde yıkılmış milletçe. Örselenmiş, ezilmiş, zedelenmiş! Sanki küsmüş de, yurdu terk etmiş. Birbirimize bile güvenmiyoruz artık. Eski Türk filmlerindeki üç kağıtçı repliklerine benzedi her şey. Biz bunlara güler geçerdik. Filmdi bunlar. Filmlerde kalmalıydı. Nasıl oldu bilmiyorum ama; herkes bu filmde kendini artist zannederken; figüran bile olmadığını anlamadı, anlayamadı. Kimseye karşı bir tavrım, ard bir düşüncem yok. Herkese ve her düşünceye saygılıyım. Ama bir vatandaş olarak; “Keşke böyle olmasaydı!” kaygısı taşımaktayım... Neyse bizim milletimiz her şeyin en iyisine ve en güzeline layıktır. Çünkü kanıyla, dişiyle, canıyla bu vatanda, vatandaş olmaya hak kazanmıştır. Zor günlerden geçse de; güneş her zaman yurdumun taşına, toprağına, insanına doğacaktır... Herkesin kalbinden geçenin en güzel şekliyle olması, hakkımızda en hayırlısının bizi bulması dileğiyle. Tüm seçen ve seçilenler için güzel bir seçim olması temennisiyle. Kolay gelsin Türkiye’m!Haydi seçime!.. Sevgi ve saygılarımla;
Instagram/tcneslihanyuksel Facebook/İçsel Algılar Blog/icselalgilar.blogspot.com
|
|||
Etiketler: YURDUM, İNSANI,, “Haydi, Seçime!”..., |
|