|
|||
![]() |
AHLAK BOZULUNCA… | ||
Arife GÜLERYÜZ | |||
inanisgazetesi@gmail.com | |||
2019’un matematiği içinde yer almak isteyenlerin gayretleri öne çıkmaya başladı. Herkesin bir hesabı var. Cumhurbaşkanı, yüzde 50 artı bir peşinde. Seçilebilmek için ‘ittifak’ arayışları yanında, seçmene ulaşabilmenin her yolunu deniyor. Devlet, milletin örgütlü hali ancak, politikanın da örgütlendiği alanlardan. Politikanın uygulaması, tarifine göre değişiyor. Siyasi yozlaşmanın doruk noktalara tırmandığı ülkemizde politikanın tarifi, argoda olduğu gibi, ‘çok yüzlülük’ olarak yapılıyor. Çok yüzlülüğün içinde ne ararsan var. Politikanın tarifi bu açıdan bakıldığında, ‘tavlamasını bildiğin gibi harcamasını bilme sanatı’ olarak geçiyor. Tavlamasını bildiğin gibi harcamasını bilmek, ‘ayak bağı’ sevmemek… Ayak bağı; politikaya kendi zaviyenden bakmak ve gereğini her türlü yapmak olarak dillendiriliyor. Ayak bağı sevmemek, ayakta kalmak için elinden geleni yapmaktır açıkçası. Politikanın en önemli argümanlarından biri ‘para-hizmet-sevgi’ sacayağıdır. Aslında bu üç ‘maddi-manevi’ gücü orantılı olarak bir araya getirirsen, ortaya siyasi başarı çıkıyor. Üçünden sadece birinin öne çıkması, siyasetteki beklentilere cevap veremiyor maalesef. Siyasetin var oluş sebebi, yöre ve ülkeye siyaseti basamak yapıp hizmet getirmektir. Siyaseti basamak yapıp kendine yontarsan, siyaseti çıkarına alet etmek olur ki, şu anda politikacılarımızın çoğu, bu tür bir eleştiriye hedef oluyorlar. İşte bu nedenle, siyaset kirlenmesi dediğimiz bir slogan ortaya çıkıyor. Siyaset kirlenmesine neden olan siyasetçiler nedeniyle, insanlar politikadan uzakta kalmaya çalışıyorlar. Bu günkü ‘siyasi bloklaşma’ ve siyasi karmaşanın sebep-i hikmeti budur. Kafalarda bu düşünce hakim olunca, sadece siyasetten beklenti değil, bürokrasi ve ekonomi dünyasına da bakış ‘flu’ oluyor maalesef. Hal bu ki bürokrasi, merkezi idarenin temsilcisi değil mi? Merkezi idareyi oluşturanda iktidar partisinin tasarrufu değil mi? Olaya geniş perspektiften bakınca, iş çatallaşıyor. Politikanın çıkmazı başlıyor. Politikanın çıkmazı, siyasetin örgütlendiği en ince damarlara kadar ulaşıyor. Bakın hele siyasi yelpazenin renklerine. Yelpaze, toplum katmanlarının oluştuğu tüm birim ve renkleri barındırıyor. İyilik ve kötülük ; yukardan aşağı biraz gecikmelide olsa, herkesi ilgilendirir bir boyut kazanıyor. Domino taşları tesiri yapıyor. Politikanın ‘kazan kazan’ mantığı ile çalışması, insanların birbirlerine saygı duymalarını da engelliyor. Çünkü, ‘kazan kazan’ mantığında ‘tavlamak’ kadar ‘harcamak’ da önemli ve en rağbet gören özellikler arasında. Harcamak… Yaramaz veya beceriksiz değil sadece. Rakip pozisyonunda olan herkesi kapsıyor. Memlekete yararlı olacağını bile bile ‘karşı ekip’ ten olması yetiyor, harcamak için. ‘becerikli’ olması sebep değil harcanmaması için. İşte bu ‘harcamak’ mantığının moda ve hakim olduğu piyasa da, karşılıklı sevgi-saygı törpüleniyor maalesef. Sevgi saygının törpülendiği toplumda, bürokrat bu uygulamadan muaf tutulur mu? Ticaret erbabı, öğretmen, işçi muaf tutulur mu? İşte, 2019’un matematiği hesapları ‘kazan kazan’ mantığı çerçevesinde planlanıyor. Dolayısıyla ‘gelecek nesiller’ değil, ‘gelecek seçimler’ öne çıkartılıyor. İşin kötüsü de bu.
|
|||
Etiketler: AHLAK, BOZULUNCA…, |
|