Ah şu seçimler var ya;
Her türlü atraksiyonlar, ajitasyonlar, yalanlar, pembe hayaller.
Seçimi kazanmak için “her yol mubah mantığı” ile bir yere aday olan, koltuk kapma yarışı içine girenlerin anlattıkları hayaller, kurdukları cümleleri yıllardır ezberimizdedir.
Özellikte;
Zonguldak’ın bir maden şehri olması hasebiyle;
Gerek belediye Başkanlıklarına, gerekse milletvekilliğine aday adayı veya aday olanlar hep söze şu cümlelerle başlar; “Benim babam madenciydi. Madenci bir babanın evladı olarak, Zonguldak’ın sorunlarını herkesten çok iyi ben bilirim, TTK’yı yaşatmak için elimden gelen çabayı göstereceğim” gibi ifadeleri biliyoruz.
Sanki babasından torpilli gibi, babası madenci ya seçmen de oy verir anlayışı ile söze “madenci baba”dan başlar, kara lastikli çocukluğundan, köy yaşantılarından bitirir.
Geçmişte bu tür örnekler çok gördük, bu seçim öncesinde de görüyoruz.
Aslında bu tip siyasiler hep aynı kulvarlarda yarışıyor.
“Ben seçimi kazanayım da kim ne derse desin” mantığı.
Halbu ki, bu tip siyasetçiler halk nezdinde kabul görmeyen, seçilse bile Meclis’in kapısını bile bulamayacak tipler.
Bunlar her seçimde aday adayı oluyor, seçim bittiğinde bir sonrakini bekliyor.
Duyduk ki, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili erken genel seçimleri öncesinde aday adaylığı başvuru sürecinde onlarca kişi başvuru yapmış.
Kimisi eşinden dostundan borç almış, kimisi bankadan kredi çekmiş, kimisi yastık altından aday adaylığı için çıkarmış, kimisi reklam peşinde, kimisi parası daha bol bir makam, kimisi daha yüksek bir mevki için bu işe soyunmuş 3-5 bin lirayı heba etmiş isimler.
Bunların içinde yaşadıkları şehri gerçekten düşünen, gerçekten doğup büyüdüğü şehre bir katkı sunmak isteyenler elbette var, bunları tabii ki tenzih ediyorum ama bazıları da var ki, kaç kez aday adayı oluyor, seçmiyorlar, listeye koymuyorlar, kabul görmüyor yine de ısrarla parasını yatırıp başvurusun yapıyor.
Adam zaten bir kurumda çalışıyor, güzel de maaşı var, işin ağırlığı da yok “yat gölgede para bölgede” misali ama adamda kaşıntı var sanki çalışmadan maaş aldığı kurumdan istifa edip, milletvekilliği için aday adayı oluyor. Bu sözde siyasetçiler, yasadaki boşluktan yararlanıyor ki, sürekli her seçimde adaylık başvurusunu yapıyor.
Adam, kurumundan aday adaylığı için istifa ediyor, seçilirse listeyle giriyor, seçilemezse liste dışı kalıyor. Ancak hele ki iktidar partisinden listeye girse de, germese de önü açık. İktidar onu bir şekilde kurumun birinde değerlendirecektir. Onun için o tip siyasetçilerde ne maaş kaybı vardır, ne de sosyal hak kaybı. Bir dahaki seçime kadar başlar bir kuruma, alır maaşını oturur aşağıya.
***
Önceki köşe yazımda;
“Kendini değil, kentini düşünen vekil lazım” diye bir yazı yazmıştım.
Bu yazıya alınanlar odu, “güzel yazmışsın” diyenler oldu.
Bu köşede kimseyi hedef tahtasına koymadım, üzerine kim alındıysa alındı.
Eğer Zonguldak’ta yaşıyorsak, bu şehre kim hizmet edecekse onların bizim vekilimiz olmasını istiyoruz.
Adam yıllardır İstanbul’da veya Ankara’da yaşıyor veya buralı da değil emekli olup köyüne gidecek. Şimdi bu siyasetçinin bu şehre ne faydası olacak?
Zonguldak yıllardır bu tip milletvekili sıkıntısını yaşamadı mı.
Bu zamana kadar Zonguldak’ta onlarca milletvekili geldi geçti.
Şu anda Zonguldak’ta yaşayan bir milletvekili var mı veya rahmetli olmuş da mezarı Zonguldak’ta olan bir milletvekili var mı? O da yok.
Zonguldak’tan seçilmişler, Ankara’ya gitmişler seçildikleri yere taş üstüne taş koymamışlar ilk yaptıkları iş Ankara’nın en güzel semtinden 3+1 ev almışlar orada yaşamaya devam etmişler.
Zonguldak’ın kaderi midir bu.
24 Haziran seçimlerinde bu fotoğrafı artık netleştirmek lazım.
Bizi bizden daha iyi anlayan, bu şehrin çocuklarını, bu şehrin kahrını çekmiş siyasetçilerini artık seçmenin vakti gelmiştir.
“Ben Zonguldaklıyım” deyip, seçim bittikten sonra Ankara veya İstanbul’a gidecek olanlardan bu şehre fayda gelmezzzzzz…
|