Bu şehrin özelliklerini, güzelliklerini, önceliklerini, önderliklerini defalarca yazdık, yazıyoruz.
Her yazdığımızda farklı tepkiler alıyoruz.
Olumlu ya da olumsuz.
Ya bizi eleştirenler oluyor, ya siyasetçileri, veyahutta bürokratları.
Her fikre, her düşünceye saygı duyuyoruz elbette.
Cumhuriyetin il vilayeti olan Zonguldak; ön tarafı deniz, arka tarafları dağ tepe, yan tarafı dereden ibaret oluşmuş biri şehir.
TTK şehir merkezinin en güzel yerlerini almış, deniz kenarına lavuarı yapmış, deniz manzaralı binalar yaparak o zamanlar şehrin önünü tıkamış.
O zamanların adıyla EKİ’de işe girmek için Türkiye’nin dört bir yanından gelen gurbetçiler, barınacak yer ayarlamak için imardan, plandan yoksun Havza-i Fahmiye kanununun öngördüğü şekilde hazine arazisi üzerine küçük kalacak yer yapmışlar, daha sonra şehir geliştikçe, o zamanlar tek katlı yapılan binalar çok katlıya dönüşür olmuş.
Kimse sorgulamamış.
Kimse hazine arazisi üzerine yapılan binaların ileride şehrin en büyük sorunu olacağını akıllarına getirmemiş.
O zamanlar şehir merkezine de kamu binalarını yapmışlar, şehrin önü tamamen tıkanmış, şehri boğmuşlar.
O zamanlar şehri yönetenler de, bu şehrin 50-100 sonrasını öngörememiş olacak ki, bugün yaşanan sıkıntıların önünü açacak proje geliştirmemiş.
Nasıl olsa TTK (EKİ) var ya, aldılar maaşı, yatmışlar aşağıya.
“Yat gölgede, para bölgede” misali.
TTK gün geçtikçe daraldı, o eski dev bir kurum şimdi küçük bir şirket mantığı ile yönetiliyor. Ama hala TTK’nın binaları şehir merkezinde tam kapasiteyle çalıştırılmasa da varlığı ile büyük bir alan kaplıyor.
O zamanlar şehri tıkayanlar, şimdilerde araç sayısının da artacağını bilememiş olmalı ki, tek cadde ile binlerce araç sahibini mecburiyet caddesine mahkum etmişler.
Şimdi yıl 2016 ne konuşuyoruz.
“Şehrin önünü açalım, şehri geliştirelim”
“Gazipaşa Caddesini araç trafiğine kapatalım”
Merkezdeki kamu kurum binalarını 69 ambarlarının olduğu alana taşıyalım”
Bunları daha yeni yeni yapmaya çalışıyorlar.
Bu işler aslında 20 sene önce olması gerekirdi.
Siyaset her işin önüne geçtiği gibi şehrin gelişiminin de önüne geçti. Her gelen iktidar, bu şehirden seçilen her siyasetçi, her gelen Belediye Başkanı önce güzel laflar etti, kuşe kağıt üzerine güzel projeler çizdirdi ama sonradan “Para yok, Ankara’dan destek alamıyoruz” diye ağlamaya başlamışlar, 5 yıl o koltuğu işgal etmişler.
Al yapısı yok, üst yapısı darma dağınık bir şehir.
İmarsız, plansız, projesiz hazine arazilerini işgal etmiş bir şehir.
Zemini kaygan, siyasetçisi “cek-cak”çı, bürokratı bu şehri sevmeyen bir şehirde yaşıyoruz.
Yıl 2016 hala bu şehrin trafik sorunundan bahsediyoruz.
Çevre yolu olmayan, viyadüksüz ve tünelsiz bir şehirden bahsediyoruz.
Çaydamar ve Üzülmez deresi bile temizlenmeyen, rekreasyon alanları olmayan, kent meydanı bulunmayan, akşamları eş ve çocuklarınla huzurla oturup çay içebileceğin bir çay bahçesi bile bulunmayan, il dışından misafirin geldiğinde ona leziz bir ortamda yemek ısmarlayacağın güzel bir restorantı olmayan bir şehirden bahsediyoruz.
İmarsız yapılaşma içerisinde boğulan, geçmişte adamını bulup imara aykırı binaların yapıldığı bir şehirden bahsediyoruz.
Yıl 2016 hala mülkiyet sorunu çözülemeyen, TBMM’sinde genelge bekleyen, yüzde 80’i tapusuz binlerce vatandaşı yakından ilgilendiren bir yasanın çıkmasını bekleyen bir şehirden bahsediyoruz.
Her seçimde Milletvekili ya da Belediye başkanlığına aday olan siyasetçilerin süslü lafları, “dev!” projeleri, şehrin yıkıp yeniden imara açacağını, kentsel gelişimi sağlayacağını söyleyen siyasetçiler seçimi kazandıklarında “angarya işlerle” günlerini doldurmuşlar, o dev hayal projeleri vatandaşın beğenisine sunan ve seçimi kaybeden o siyasetçiler de, seçim bittiğinde 5 yıl ortalıklarda görünmüyor.
Bu şehre bir kaptan lazım.
Hem de öyle bir kaptan lazım ki, takımı iyi yönetecek. Takım oyununu oynatabilecek bir kaptan lazım bu şehre.
Şehrin yeniden imarını yapacak, kentsel dönüşüm ve gelişimini sağlayacak, alt yapısı bitmiş, üst yapısına imara uygun görsel güzellikler kazandırmış insanların baktıkça içinin açıldığı, yaşamsal kaliteyi yükseltecek, imara uygun olmayan binaları adam kayırmadan, seçim kaygısı olmayan, adam gibi bir kaptana ihtiyacı var bu şehrin.
Bu kaptan öncelikle; tapusuz bir şehre tapuyu kazandıracak, mülkiyet sorununu çözecek, 10 yıldan beri atıl duran lavuar alanını yapacak, limanı dolduracak, Üzülmez deresini ıslah edecek, şehir içindeki kamu binalarını tek bölgede toplayacak, şehre rekreasyon alanları yapacak, kent meydanı yapacak, kentsel dönüşüm ve gelişimini sağlayacak, Gazipaşa trafiğini araçlara kapatacak, alternatifler üretecek, kafasını bu şehrin gelişimine yoracak, proje üretecek ve bu projeleri uygulatacak, bu şehre çok katlı otopark kazandıracak, şehir içindeki taksi ve dolmuşlara yeni depolama alanı bulacak, başkalarının kumandasında olmayacak, kendi mantığı çerçevesinde hareket edecek, sağlam bir ekip bulup ekibi ile bu şehri adam edecek, adam gibi bir kaptana ihtiyacı var bu şehrin.
O kaptan geminin dümenine geçtiğinde rotasından sapmayacak, paraya tamah etmeyecek, koltuğa hevesli olmayacak, sadece şehrin gelişimini, insanların huzurlu, mutlu bir şehirde yaşamasını düşünecek bir kaptan lazım bu şehre.
Zonguldak’ın yaşam kalitesini artıracak adam gibi bir kaptana ihtiyaç var.
|