CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’dan, İstanbul’a kadar “Adalet” için yürümüştü.
Toplumun büyük bir kesiminden bu yürüyüş olumlu tepki almıştı.
Türkiye’de bugün “Adalet” tam anlamıyla uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu bu durum tartışılabilir, ancak “Türkiye’de bugün Adalet yok” diye yollara düşen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP, bu Adalet kavramını parti içerisinde tam olarak uyguluyor mu? Bunun da tartışılması gereken bir durum olduğunu düşünüyorum.
CHP’nin yaptığı kongrelere bakacak olursak;
Ne Büyük Kurultay’larda, ne il, ne ilçe, ne de Kadın Kolları seçimlerinde “Adaletli” davranılmadığı, kendi içlerinde Adalet kavramının hiçe sayıldığını görüyor, izliyoruz.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’nin bugün içinde bulunduğu kargaşa ortamı, partiyi yönetenler tarafından “küçük olsun, benim olsun” mantığı ile hareket etmeleri, bugün CHP’nin yüzde 25 bandını aşamayacak bir pozisyondan çıkaramamasına neden olduğu biliniyor.
CHP’deki çok seslilik, demokrasi ve özgürlük kavramları maalesef birkaç kişinin tekeline girmiş, partiyi geniş bir tabana yaymak yerine “Yüzde 22-25’lerde kalalım, Ana muhalefet olarak duralım” anlayışı ile yönetilmesi sonucu CHP’nin 40 yıldır iktidar olamadığını apaçık ortaya seren gerçeklerdir.
CHP’de yılların hastalığı; kendini halka yeterince anlatamama, kendi içlerindeki kavganın kamuoyuna farklı sirayet etmesi, partiyi geniş tabana yayamama, siyaseti “insan kazanma” yerine, “insanları ötekileştirme, küskünleri bir araya getirip, kaynaşma ortamı sağlamak yerine, üyeler arasında küskün sayısını artırarak, samimiyetsiz ve sorumsuz bir siyaset penceresinden bakılması, CHP’yi yönetenlerin en büyük handikabı olarak da görülebilir.
CHP bugün siyasetin sol kulvarını bir araya getiremezken, sağ kesimden devşirme oy beklentileri ile tek başına iktidar olma hevesine kapılması her zaman hayalden öteye gidememiştir.
CHP’nin genel yapısı ile Zonguldak’taki yapısı farklı mı? Elbette değil.
7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra milletvekili Şerafettin Turpcu’nun talihsiz bir açıklaması vardı.
Hatırlatmakta fayda var.
“Sahada çalışanlar, evde yatanlar” diye partilileri ayrıştırıcı bu açıklama sonrası, bu parti bir türlü dikiş tutmadı.
Turpcu’nun destekleyerek il Başkanı olan Ahmet Altun, partide “ağabeylik” yapacağını söylese de, maalesef başarılı olamadı. Sonrasında, Turpcu ile Altun arasında bir soğuk rüzgar esti. Turpcu, o süreçten sonra Belediye Başkanlarıyla ters düştü, basın yoluyla Belediye Başkanlarını eleştirdi, Merkez ilçe başkanını sert sözlerle eleştirdi, sonrasında il başkanını değiştirdi.
Milletvekili Şerafettin Turpcu partiyi toparlamak yerine, parti içerisinde yaşanan kırgınlıkları bitirmek yerine ara sıra geldiği Zonguldak’ta çay içip gitti.
Parti içinde ne olup bittiğini sormak gibi bir düşüncesi de olmadı.
CHP’de son yaşanan olay aslında partinin geldiği noktayı gözler önüne seriyor.
İl Kadın Kolları seçiminde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle, eski il kadın Kolları başkanı ve eski yönetici kadınlar basın yoluyla eleştirmişti. CHP’ye gönül vermiş, çeşitli kademelerde görev yapmış, emek harcamış, dağ bayır gezerek partilerine oy istemiş bu kadınlar, CHP Kadın Kolları Başkanı ve il Kadın Kolları başkanını tanımadıklarını söyledikten sonra istifa ettiklerini açıklamış, bu kadınlar savunmaları dahi alınmadan istifaları kabul edilmişti.
CHP’de yaşanan krizlere ne Genel Merkez, ne de Milletvekilleri çözüm bulmak yerine yangına adeta körükle gittiler ve gitmeye de devam ediyorlar.
Kadınlar kırgın, Belediye Başkanları kırgın, il ve Merkez ilçe birbirinden uzaklaşmış, milletvekilleri olaylara kayıtsız.
Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’da AK Parti’yi eleştiriyor, belge açıklıyor ama maalesef Zonguldak’ta partililer arasında psikolojik savaşı göremiyor.
Şayet 2018’de erken seçim olmaz ise 2019 seçimlerine bu yapıyla giderse 40 yıllık iktidar olma hevesi yine kursağında kalacak.
CHP öncelikle; milletvekilleri, Belediye Başkanları, il, ilçe ve tüm teşkilatlarıyla bir araya gelip dargınlık ve küskünlükleri bertaraf edip, samimiyet ve sorumluluk bilinci ile bir araya gelmeli ki, başka çareleri de yok, “Sahada çalışan, evde yatan” ayrışımı yapmadan yönetim ve üyelerin katılacağı geniş katılımlı bir toplantı ile seçimin startını Zonguldak’tan başlatıp, uyumlu bir şekilde program yapmalıdır.
Aksi halde seçimler 2018’de de olsa 2019’da da olsa, birkaç parti ile ittifak da kursalar bu kafa yapısı ile yüzde 25’i bile zor bulurlar.
CHP kendi içinde barışı sağlayamaz ise işleri gerçekten çok zor. Ne anlatacaklar seçmene.
Kavgalı olan eve kız bile verilmiyor, oy nasıl verecekler.
Tencere dibin kara seninki hepten kara…
|