CHP her daim gazetelere, sosyal medya ve kahve köşelerine malzeme olan bir parti.
CHP ne kadar güzel işler de yapsa her zaman eleştirilen de bir partidir.
Genel Merkez’inin yönetim tarzı, CHP içerisinde yaşananlar, ayak oyunları, sosyal demokrat çizgisinden sapması, merkez sağa doğru kayması gibi daha birçok alternatif sayılabilir.
CHP’nin yereldeki yönetim tarzı da her zaman tartışma konusu olmuştur.
CHP’nin kendi içindeki muhalefet anlayışı, parti içindeki kapalı kapılar ardında konuşulanların anında Gazipaşa’da herkesin duyduğu geleneğini de sürdüren bir parti olunca, insanlar ister istemez CHP’yi konuşur oluyor.
CHP; “özgürce konuşanların partisi” olmakla birlikte, bazen de “özgürce konuşmak” CHP’nin başına çorap örmüyor da değil.
Türkiye’de onlarca parti varken, neden CHP daha çok konuşuluyor, neden CHP daha çok tartışma konusu oluyor.
Aslında CHP, demokrasiyi tam anlamıyla özümseyen bir parti olmakla birlikte, tam demokrasiyi içine sindiremeyenlerin de çoğunlukta olduğu bir parti.
Tam demokrasi CHP’ye fazla geliyor gibi.
Güzel işlerin yanında yanlışları da fazladır CHP’nin eksileri artılarını götürüyor.
Önseçim, temayül yoklamaları yaparak adaylarını üyelerin belirlediklerini söyleseler de, yine de yaptığı bu önseçim-temayüllerde “adam markajı”, “cepten çalışma”, “kişisel çıkarlar” ön plana çıkartılarak üyelerin oy vermeleri sağlanıyor.
Bunun örneğini, 2014’de Belediye Başkanlığı ve 2015’de Milletvekili aday belirlemelerde gördük, yaşadık.
Sözüm ona önseçim!
CHP’de hiçbir zaman;
“Herkesi kucaklayacak, eğitim düzeyi yüksek, ekonomisi düzgün, halka kendisini kabul ettirecek, halkı partisine inandıracak, halka dokunacak” bir isim çıkmıyor.
Neden;
Nedeni belli.
CHP yıllardır birilerinin partisi olmaktan kurtulamıyor.
Bu alışkanlığı da yenemiyor.
Mahalle delegeleri de o birilerinin istekleri doğrultusunda yapılıyor.
Delegelerin çoğunluğu birilerine biad edecek isimlerden oluşunca ortaya ister istemez anlatmaya çalıştığım durumlar çıkıyor.
CHP bu tabuyu yıkabilir mi? Yıkamaz, yıkması da mümkün değil.
CHP’deki gelenek ve görenekler böyle gelmiş, böyle gidiyor.
Başka partilerde hiç gördünüz mü?
Genel Başkan adaylığı için 3-4 adayın çıktığını, Genel Başkan hakkında ağır sözler söylendiğini. Ağır eleştiriler yapıldığını.
Söyleyemezler, çünkü Genel Başkan ağırlığı vardır diğer partilerde.
Diğer partilerdeki Genel Başkanların liderlik vasfı ağırdır. Ses çıkaranlar, sesli düşünenler soluğu kadro dışında alıyorlar.
CHP’de böyle değil.
Genel Başkana karşı yarışanlar, medya önünde ağır sözler söylüyorlar, suçlamalar yapıyorlar.
Bu durum da tabii ki CHP’nin dokusunu zedeliyor, halkın gözünde CHP’yi “kavgacı parti” durumuna düşürüyor.
***
7 Haziran-1 Kasım seçimlerinin ardından CHP’de kongreler yapılacak.
Bu kongreler öncesinde delege seçimi yapıldı, buna tabi seçim denilirse. Dar alana sıkıştırılmış bir seçim.
6 Aralık’ta ilçe kongreleri var.
Özellikle Merkez İlçe 6 Aralık’a kadar çok konuşulacak.
Atama ile gelen Cemal Şahin aday olmayacağın açıklamıştı.
Şimdi kamuoyunda ne konuşuluyor. “Merkez İlçe Başkanı kim olacak?”
Bazı gazeteler “CHP aday bulamıyor?” diye yazıyor.
Bazı gazeteler de ise 5-6 ismi öne çıkarılıyor.
Nasrettin Hoca misali “ya tutarsa”.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, cumhuriyetle yaşıt koskoca bir CHP neden aday bulamasın!
Delege listelerini kendilerine göre hazırlayanlar, 300 delegeyi bir gecede bulanlar Merkez İlçe Başkanlığı için isim mi bulamayacaklar.
Delegeyi “ofiste” belirleyenler Merkez İlçe Başkanını da “ofiste belirler”.
CHP Merkez İlçe Başkan adayı belli. Kafalarda tamam, uygulamaya geçilecek.
Uygulama tarihi de 6 Aralık 2015.
Hem de öyle bir isim ki.
Bu isim Şerafettin Turpcu ve Harun Akın’ın da kabul ettiği bir isim olacak.
Kongreye daha 11 gün var, son 4-5 gün kala ak mı kara mı belli olacak.
Bu isim, 1 Kasım’da evinde yatmayan, sahada çalışan biri tabii ki.
Gece gündüz ofisten doğru hem partisine 1 Kasım’da oy kazandırdı(!), hem de delegelerle birebir görüşerek çakı gibi delege listeleri hazırlanmasına sebep oldu.
Biraz sabır…Bekleyin öğreneceksiniz?
|