Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’in Şenol Şanal’ı görevden almasının ardından, CHP adeta yangın yerine dönüyor ve bu yangını körükleyenler, yangının üzerine benzin döküp izliyorlar.
Hafta başında başlayan Akdemir-Şanal tartışması giderek büyüyor.
Gazeteler yazıyor, köşe yazarları olayı farklı düşüncelerle yorumluyor.
Muharrem Akdemir ve Şenol Şanal olayın ayrıntıları ile ilgili net bir dille konuşmazken, bakın kimler konuşuyor.
İlk önce, Belediye Meclis üyesi Dr. Atınç Kayınova, olayın henüz sıcaklığında gazetelere açıklamada bulunuyor, yerel bir televizyona çıkıp Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’i ağır dille eleştiriyor, Belediyedeki imar yolsuzluklarını, doğrudan teminleri ve tüm yaşananları ayrıntılarıyla anlatıp, “Akdemir’in istifa etmesi” gerektiğini söylüyor.
Bir gün sonra, CHP il Başkanı Ahmet Altun yazılı basın açıklaması yapıyor o da Muharrem Akdemir’i hedef göstererek, “Sayın Muharrem Akdemir Belediye Başkanı seçilirken Cumhuriyet Halk Partisi kimliği ile seçilmiştir. Fakat seçimi kazandıktan sonra parti kimliğini bir kenara bırakarak Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçildiğini unutmuştur. Çalışma ve faaliyetlerde bizimle her hangi bir paylaşımda bulunmamıştır. Ben il başkanı seçildikten sonra referandum seçimi yaşanmıştır. Bu çalışmalar esnasında ne yazık ki Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’i sahalarda göremedik ve faydalanamadık” diyerek, bir anlamda Belediye Başkanı Akdemir’i eleştirip, Şenol Şanal’ı “haklı” olarak kamuoyuna lanse etmeye çalışmış bu açıklaması ile.
Daha sonra yine aynı gün, CHP Merkez ilçe Başkanı Ebru Uzun, İnanış muhabiri Öznur Güneş’e şu açıklamayı yapıyor ve diyor ki, “Bu bir aile mevzusudur kendi aramızda tartışır, konuşuruz. Kim ne yanlış yapmıştır, konuşup ortaya bir tablo çıkartırız. Basın yoluyla konuşacak değiliz” şeklinde konuşmuş.
Ebru Uzun biraz da politik davranmış ama doğrusunu da konuşmuş.
Belediye Başkanı Muharrem Akdemir ile Şenol Şanal arasındaki tartışmalar alevlenirken, olayın “su kavgası”, “ekmek kavgası” veya “bayram çikolatasını geri iade” mi olduğu veya aralarında başka bir mevzu mu geçti bilemiyoruz. Önceki günkü yazdığım köşemde birkaç merak edilen soru sormuş, taraflar henüz bu sorulara cevap vermedi.
***
Şimdi gelelim CHP’nin önseçim birincisi Şerafettin Turpcu ile Genel Merkezin kontenjanından ikinci sıradan seçilen Milletvekili Ünal Demirtaş bu tartışmaların neresindeler?
“CHP Zonguldak’ta tartışılır” hale gelirken, milletvekillerinden henüz bir ses çıkmaması, Ankara’dan tek başına İstanbul’a yola çıkarak 425 kilometre yol kat ederek “adalet” arayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bütün uğraşlarını yerle bir ettiğinin farkında değiller galiba.
CHP Milletvekili Şerafettin Turpcu ile Belediye Başkanı Muharrem Akdemir arasında zaten bir sorun vardı. Bu sorun, en son il kongresinde patlak vermişti, sonrasında Turpcu yazılı bir basın açıklaması ile kendi partisinin bir Belediye başkanını kamuoyuna şikâyet ediyordu.
Diğer milletvekili Ünal Demirtaş zaten Zonguldak’a pek gelip gitmeyen, Ereğli ağırlıklı politika izleyen bir vekil olduğu için Zonguldak’ta olan bitenden bihaber vekilliğini sürdürüyor.
CHP’de uzun zamandır devam eden tartışmalar, Belediye Meclisi’ndeki bölünmeler, Belediye Başkanının parti ile arasının açık olması Zonguldak milletvekillerini sanki ilgilendirmiyor muş gibi davranıyorlar ama CHP’deki bu kopukluk 2019 seçimlerinde AK Parti ve MHP’nin ekmeğine yağ sürdüğünün de farkına seçim sonrası varacaklar.
Hastane işini yarım bırakan Şerafettin Turpcu, partinin bu kadar aciz bir duruma düşmesine nasıl göz yumuyor anlamış değiliz. Yoksa Turpcu her iki tarafı da idare edip, “tavşana kaç, tazıya tut” misali olayları uzaktan mı izlemeyi tercih ediyor.
CHP’deki olaylara farklı bir pencereden de bakacak olursak;
Akdemir-Şanal krizinin hemen sıcağında Atınç Kayınova’nın ortaya çıkıp gazetelere beyanat vermesi, televizyona çıkıp ağır sözler söylemesinin altında yatan gerçek ne?
2015’de Nureddin Yolcu ve Tarık Coşkun’un da aday olduğu kongrede, Turpcu’nun tam destek vererek kazanan il başkanlığını kazanan Ahmet Altun’un yaklaşan il kongresinde, “Ben Şerafettin Turpcu’nun değil, CHP’nin il Başkanıyım, böyle olaylar olurken bana da sorulması gerekir” diyerek dişini mi göstermek istedi bu açıklamasıyla.
Olayın bir numaralı muhatabı Şenol Şanal nerede, neden konuşmuyor?
Neden görevden alınma sebebinin gerçek iç yüzünü anlatmıyor?
İşin içinde başka işler mi var?
Yoksa burada Belediye Başkanı Muharrem Akdemir için hazırlanan bir “tezgah” veya bir “komplo teorisi” mi yürütülmeye çalışılıyor.
Zonguldak merkezde onlarca sorun, Belediye’nin yapacağı çok iş varken, Gazipaşa Caddesi’nin Suriye sokaklarından farksız bir görünüm içinde dururken, her tarafın yıkık, yollar toz toprak içinde dururken, vatandaşın yüzde 99’unun yoğun tepki göstermesine rağmen Belediye içinde yaşanan bu kayıkçı kavgasından kim, kimler nemalanmak istiyor?
Sudan sebeplerle başlayan kavgayı durduramayan, tarafları bir araya getiremeyen, “ne oluyor?” diye sormayan CHP’nin iki milletvekilinin hala sessizliğini korumasına bir anlam verilemediği gibi Ankara’dan kavgayı mı izliyorlar.
Peki ya CHP’nin genel merkezi hiç mi Zonguldak’taki olayları duymuyor.
Onlar neden bu iki milletvekiline veya il başkanına Zonguldak’ta neler olduğunu sormuyor?
Belediye başkanı çalıştırılmıyor, meclis üyeleri birbirileriyle küs-kavgalı, il ve merkez ilçe kavgalı olan bir ana muhalefet partisi nasıl olacak da, 2019 seçimlerinde iktidara talip olacak?
CHP’de kazan fokurdamaya başladı, yangın daha da büyüyor.
CHP’nin milletvekilleri olayları uzaktan izliyor.
Yazık değil mi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun emeklerine.
Yazık değil mi, adamcağız Ankara’dan 425 km. yol kat edip İstanbul Maltepe’de 35 derece sıcağın altında “adalet” diye feryat edişine.
Kalıçdaroğlu çalışıyor, siz yan gelip yatıyorsunuz ey vekiller.
CHP bu ruh halini değiştirmez ise, orta yol bulunup taraflar uzlaşma yoluna gidilmez ise nal toplar Zonguldak’ta.
CHP akılcı bir politika izlemezse kavgaları körükleyip, partilileri birbirine küstürürse vay CHP’nin haline.
|