Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu.
Ve; "Benim iki eserim var. Biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir" dediği Cumhuriyet Halk Partisi maalesef ne hallere geldi.
9 Eylül 1923’de kurulan CHP son 10 yılda büyük bir ivme kaybetti.
Halen CHP’nin Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Kemal Kılıçdaroğlu bu zamana kadar 10 seçim kaybetti.
Genel Başkanlık yarışını kazanan ancak, CHP’yi sol düşünceden, farklı düşüncelerle de birleştirince “devşirme” sol adı altında iktidara alternatif olabilme özelliğini kaybediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu 10 seçim-referandum kaybetse de “ben gitmem”, “bu koltuk artık” benim” diyor sanki.
Eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın “kaset skandalı” ile görevden ayrılması ile Genel başkanlığa getirilen Kemal Kılıçdaroğlu ile aslında ne tabanın sorunu var, ne de partinin üst yöneticilerinin.
Kemal Kılıçdaroğlu yıllar içinde görüldü ki; “artık verimli olamıyor, yıprandı”
Kılıçdaroğlu her ne kadar;
Ankara’dan İstanbul’a “adalet” için yürüse de, seçim dönemlerinde “halka dokunan projeler” sunsa da, “işçiye, memura, emekliye, öğrenciye, ev kadınına, asgari ücretliye, çiftçiye, kamuda kadrosuz çalışan taşeronlara” dokunan projeler üretip, bu projeleri iktidar partisi alıp yerine getirse de, maalesef Kılıçdaroğlu ağzı ile kuş tutsa artık kimseyi inandıramıyor.
24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili erken genel seçimleri öncesinde, Kılıçdaroğlu önce CHP, SP, İYİ Parti ile ittifak kurup “çatı aday” aramaya başladı. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştüler, Meral Akşener’i ikna edebilselerdi Gül çatı aday olarak seçime katılacak, o da Ekmeleddin İhsanoğlu gibi seçimi kaybedecekti.
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu Meral Akşener’i ikna edemedi ve “mecburen” Genel başkanlıkta en yakın rakibi olan “ağzı da laf yapan” Muharrem İnce’yi CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermişti.
Muharrem İnce adaylık sürecinde çıktığı canlı yayınlarda kendisine şu soru soruluyordu.
“Cumhurbaşkanlığı’nı kaybetmeniz halinde Genel başkanlığa aday mısınız?”
İnce de; “Hayır asla. Ben Kemal beyin karşısına bir daha aday olmam” demişti hatırlarsanız.
Peki ne değişti seçimden sonra.
24 Haziran seçimlerinin faturası böylece Kılıçdaroğlu’na kesiliyor. CHP’nin giderek tükendiği, ana muhalefet partisi özelliğini kaybettiği savıyla, Kılıçdaroğlu’na karşı bir hareket başlatılmaya başlanmıştı.
Neydi bu hareket.
Muharrem İnce her ne kadar “Benim haberim yok, arkadaşlar imza kampanyası başlatmışlar” dese de, bu kumpanyanın başında aslında CHP’nin Baykal dönemindeki eski kurt politikacılar başta olmak üzere başta Önder Sav, Hakkı Süha Oktay ve o dönemin CHP’nin kilit isimleri kampanyayı yönetiyorlardı.
CHP içinde iktidar-muhalefet kavgası, yeterli imza polemiği noter tasdikli imzaların yeterli olup olmadığı konusu parti tabanında da küskün-dargın sayısını artırırken, tepkiler artmaya başlamıştı.
Kılıçdaroğlu “bırakmam” diyor, bunu derken de aslında o demiyor. Ona bu koltuğu bıraktırmak istemiyorlar.
Partinin yetkili organı Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu üyeleri Kılıçdaroğlu’nun önünde set kurmuş, o’nu koruma altına almışlardı. Bu kişiler aslında CHP’nin bitişini hazırlayan, İYİ Parti’ye seçim öncesi 15 milletvekilini gönderip gurup kurduran, sonra tekrar bu vekilleri geri alıp listelerin birinci sırasına koyanlar da bunlar.
Noter tasdikli imza toplayıp kurultay isteyenler kimler öyleyse.
Onlar da CHP’li, onlar da CHP’nin milletvekilleri ve üst kurul delegeleri.
Peki neden Kılıçdaroğlu ve ekibi kurultaydan kaçıyor.
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP 10 seçimdir iktidar olamadığına göre, oyunu yüzde 22’nin üzerine çıkartamadığına göre neden kaçıyorlar kurultaydan.
Yani kamuoyunda bu kadar rezil bir hale getirilen CHP’nin bu günkü yönetim anlayışı ile Mart 2019’daki yerel seçimleri kazanacaklarını mı sanıyorlar.
Ya da, CHP’yi daha da dibe vurdurup sıfırı tükettikten sonra mı koltuğu bırakacaklar.
Bu gidişle CHP’de bugün yaşananlar, yerel seçimlere kadar devam ederse değil il belediye başkanlıklarını, Belde belediye başkanlıkları bile zor.
|