Siyasette 2019’un matematiği içinde yer almak isteyenler, maalesef hükümetin yaptığı bir atraksiyonla(baskın seçim), 10 ay önce Türk Siyaseti içinde boy gösterebilecekler.
Demokrasi oyunu bil kaçıncı versiyonu olacak tabii ki..
Bir dünya adam, aday adayı olarak çıktılar sahneye. Hem de attığında etrafta ‘demokrasi külü’ bırakmayan boylu poslu tipler.
Şimdi liderlerin etrafında ateş dansı yapıyorlar, kendilerini gösterebilmek için.
Hani demokrasi halkın idaresiydi? Adayları kim belirleyecek? Siyasi partilerin tabanları mı yoksa, parti sultaları mı?
Halkın seçmediklerini, parti sultalarının belirlediklerini halka oylatmak; demokrasinin fantazisi mi, demokrasinin intiharı mı?
Cevap verin bakalım, demokrasi havarileri?
Geçenlerde bir partinin ‘aday adaylarından biri’ geldi. “Abi ben mutlaka atanırım, vekillik sıralamasına” dedi.’ Nasıl ve niye?’ diye sordum. ‘Abi bizim listedekilerin en iyisi benim. Diğerlerine bir bak Allah aşkına. Hangisi bu şehrin ihtiyacını biliyor, hangisi sorun çözebilir?’ dedi.
‘Doğru söylüyorsun’ dedim.
Aslında, aday adaylarından hangisi söylerse söylesin, benden alacağı cevap aynısı ‘haklısın’ olur.
İster parlamenter sistem, isterse başkanlık sistemi olsun. Liderler yalandan yere ‘varyete’ yapıyorlar.
Ne fark ediyor yani? Vekilleri atayan lider, bakanları atayan lider, partiyi yöneten lider, ülkeyi yöneten lider, kendisini seçecek olanları belirleyen lider…
En baştan söyleyeyim. Zonguldaklı olarak, bu güne kadar vekillik yapanlardan memnun-mutlu muyuz? Aday adaylarına bir bakın hele… Ben yeni sıralamaya sokulacaklardan bir verim alamayacağımıza inanıyorum. Liderler kontenjan kullanırsa’ diyeceksiniz, değil mi?
Lider kontenjanı ay’dan getirecek hali yok ya?
Ben iddia ediyorum, ‘gelen gideni aratır’ derler ya? Zonguldaklılar, mevcut Milletvekillerini mumla arayacaktır.
Hastaneyi yarım bırakan Şerafettin Turpçu’yu da, çevresindekiler yüzünden üzerinde kıyamet kopartılan Hüseyin Özbakır’ı da…
Şehrin ve ülkenin sorunlarını basit bahanelerle geçiştirmekte mahir bu tipler, maalesef Zonguldak’ta güzel isim bırakamadılar. Ancak, ortaya kendilerini atanlarında belirli özellikleri yok.
Vekillikte çıta o kadar aşağı çekildi ki, ‘falanca yaptıysa ben niye yapamayayım?’ modernliği(!) çıktı ortaya.
Aynı ‘tantanayı’ belediye seçimlerinde de yaşayacağız.
Sayın Akdemir’le çıta o kadar aşağı çekildi ki, ilkokulu dışardan bitirenler bile şimdiden ‘ben de belediye başkanlığına adayım’ demeye başladılar.
Demek ki neymiş, parti kademelerini işgal etmek, 5-10 bin lira bulup ‘aday adayı’ olmak mesele değilmiş.
Siyasi ahlak bozuldu. Ahlakın bozulması, sadece siyasete, ticarete değil, taşa-toprağa bile tesir eder hale geldi.
Ülkeyi idare edenler bunun elbette farkında. Ancak, koltuk hırsı bir defa girmeye görsün insana… Çeliğe pas girmesi gibidir. İçerden içerden kemirir bitirir et-kemik- demir-çelik ne varsa!
Olayı bir de bu açıdan gözlemlemeniz açısından girdim bu konuya.
Tartışalım bakalım.
|