Bu zamana kadar Zonguldak’ta alışılmamış bir milletvekili profili çiziyorsun.
Senden beklenmeyen, tahmin bile etmediğimiz işlere kalkışıyorsun.
Senin için “Milletvekili seçilirse Ankara’dan Zonguldak’a gelmez, o AK Parti’li bir iş adamının taşeronluğunu yapıyor, ondan milletvekili olmaz” diyorlardı.
Yanılttın herkesi.
7 Haziran 2015 Milletvekili seçimleri öncesinde ortaya bir çıktın önseçimde sandıkları adeta patlattın, Şerafettin Turpcu’nun arkasından ikinci oldun. 7 Haziran 2015’de CHP’nin milletvekili listesinde birinci Şerafettin Turpcu, 2. Kontenjan vekili Ünal Demirtaş olmuştu, sen 3. Sırada.
Turpcu ve Demirtaş milletvekili olmuştu ancak seçim iptal edilmiş, 1 Kasım 2015 seçimlerinde CHP’nin listesi 1 ve 2 sıra aynı, 3. Sıraya Harun Akın’ı seni de 4. Sırada göstermişlerdi.
Haklı olarak darılmıştın, küsmüştün gönüllü olarak çalışmamıştın. Hakkını yemişlerdi senin.
Senin için 1 Kasım seçimlerinde şöyle bir algı yaratmaya çalışmışlardı, “O CHP’nin aleyhine çalıştı, CHP’ye oy vermek isteyenlere oy vermeyin diyor” diye dedikodu yaymışlardı.
Sen yılmadın, partinin her etkinliğine geldin, gittin. Genel Merkez’de yatıp-kalktın kendini unutturmadın.
24 Haziran 2018 erken genel seçimlerinde kimse de seni listeye gireceğini ummuyordu. Ama sen bu kez 2. Sıradan girdin ve seçildin.
Seçilirken de, Zonguldak’ta hem de CHP’nin yönetim ve üyeler arasında “senin çalışmayacağını, yan gelip yatacağını” sanıyorlardı.
Sen öyle yapmadın, yan gelip yatmadın.
Her fırsatta sessiz sedasız Zonguldak’a geldin, gezdin gördün, kurumları ziyaret ettin basının bile haberi olmadan gittiğin yerleri Facebook’taki sayfanda paylaştın, WhatsApp’tan gazetelere e-mail attın.
Bir bakıyoruz; ayağına çizmeleri giymiş Üzülmez deresinde geziyorsun.
Bir bakıyorsun; Lavuar alanında dolaşıyorsun.
Bir bakıyorsun; tünellerin içine girmiş araştırma yapıyorsun.
Bir bakıyorsun; Karayolları, DSİ’ye gidip yolların, derelerin akıbetini soruyorsun.
Bir bakıyorsun; gece yarısı hastaneye gidip hastaları ve personelleri ziyaret ediyorsun.
Bir bakıyorsun; Zonguldakspor’u ziyaret ediyor, bir bakıyorsun Ereğli’ye gidip forma giyip Ereğlispor ZES takımı ile idman yapıyorsun.
Yetmiyor, bir de Merkez Bankası yetkililerine, “1-12 Ağustos tarihleri arasında TL karşılığı yüksek miktarda döviz alım satımı yaparak kar eden firmaları, kişileri ve kurumları bilmeye de hakkımız var” diyerek, Zonguldak sorunlarını bitirdin, Türkiye’nin ekonomik sorunlarını sormaya kalkıyorsun.
Aferin sana Deniz Yavuzyılmaz.
Senden bu kadar performans ben de dahil kimse beklemiyordu.
Yanılttın herkesi.
Gittiğin, gördüğün yerlerin eksikliklerini tespit ediyorsun, o sorunları bir dosya yap, fotoğraflarını çek ve Meclis açıldığında gündeme taşımanı da bekliyoruz.
Güzel çalışmalar yapıyorsun, devam et.
Sadece tek başına gezme yanına diğer milletvekili Ünal Demirtaş’ı da al gez. Hatta siyasi rakip olarak da görme, AK Parti Zonguldak milletvekilleriyle de istişare et, sorunları birlikte çözme yoluna git.
Yaşın daha çok genç, önünde daha çok yıllar var.
Bu performansına devam et. Senetle, seçim günleri çabuk gelip geçiyor.
Bir bakmışsın yeni bir seçim olabiliyor. Onun için bugünü değil, birkaç yıl sonrasının da hesabını yap.
Bu şehrin sorunlarını gündeme taşımaya devam et ve sorunların çözümü için gerek Ankara’da, gerekse kurumları boş bırakma.
“Yan gelip yatan” değil, “çalışan” Milletvekili ol.
Şimdilik iyi gidiyorsun, devam et. Kolay gelsin.
***
SİYASET BU KADAR BASİT OLMAMALI
Zonguldak siyaseti son yıllarda basitleşmeye başladı.
Bilgisi, tecrübesi, becerisi, diploması, kariyeri, liyakatı olmayanlar “aday adayıyım” diye ortaya çıkıyor.
Milletvekili olacaksan, bu işin bir olur tarafı olacak.
Belediye Başkanı olacaksan, yönetim kabiliyetin olacak, ufkun geniş olacak, vizyonun olacak. Şehri yönetmeye talipsen, imardan anlayacaksın, şehir plancılığından anlayacaksın.
Bakkal dükkanı bile yönetemeyecek, girdiği her işi eline yüzüne bulaştıranlar çıkmış ortaya “Ben aday adayıyım” diyor.
Eskiden siyaset, liyakat işiydi, hizmet işiydi. Vatandaşa iş, aş vermek, istihdam yaratmak işiydi.
Şimdilerde, siyasette maalesef liyakat da kalmadı.
Dedikodu, fitne, fesat, insanları birbirini takıştırma, gece alemleri, içki sofralarında atıp tutmalar.
Siyasetin de cılkını çıkardılar bunlar.
Bir yere Belediye Başkan aday adayı olacak ama hala kurumun başında olacaksın, aday adaylığı kafana koymuşsan cesaretin varsa o kurumun koltuğundan kalkacaksın, tekrar o koltuğa oturamam diye endişe ediyorsan o zaman siyaset yapmayacaksın.
“Siyaset yapacağım” diye o kurumu kullanmayacaksın.
|