“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” deyimi, son günlerde gerçeğin ta kendisini ortaya seriyor.
Türkiye’nin 30 yılı aşkın süredir başına bela olan terör olayları ve son Fetö terör örgütünün darbe girişimi sonrasında görüldü ki, Türkiye’nin ne komşuları, ne de Avrupa ülkeleri Türkiye’nin yanında yer almadığı gibi darbeyi destekleyen açıklamalar yaparak, terör örgütlerini meşrulaştırmaya çalışmalarını üzülerek izlemekteyiz.
Komşularımız İran, Irak, Suriye, Mısır gibi ülkelerin yanı sıra dostumuz olarak bildiğimiz Almanya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin de Türkiye’ye bakış açılarının birden değişmesi, uluslar arası sermayenin, küresel güçlerin Türkiye üzerinde oynadıkları oyunun bir parçası haline gelmeleri, son yıllarda istikrarı yakalayan Türkiye’nin önüne set çekmeleri, Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen bu egemen güçlerin hazırladıkları oyun ve tezgahlar bir gün boşa çıkacaktır.
Avrupa Birliği’ne tam üyelik yolunda hızla ilerleyen Türkiye’nin tekerine taş koymak isteyen, Türkiye’nin üyeliğini yokuşa sürmek isteyen AB ülkeleri, aslında biliyorlar ki, Türkiye her krizden, her darbeden güçlenerek çıkmış, büyüme ve istikrarını koruyan ve büyüten tek ülkedir.
Türkiye’yi terörle sindirmeye çalışan ülkeler bunda başarılı olamayınca, şimdi doları uluslar arası piyasalarda yükselterek, Türkiye’nin ekonomik olarak zayıflatılması, ekonomik kriz oluşturularak iç huzuru bozacak girişimlerle Türkiye’nin gelişmesini engellemek istiyorlar.
Onlar da biliyorlar ki; Türkiye yaşadığı tüm darbe girişimlerinden güçlenerek çıkmış bir ülkedir. Türkiye üzerinde oynanan tehditkar politikalar, Avrupa ülkelerinin ve müttefik olarak bildiğimiz ülkeler eninde sonunda gerçeği görecekler, gerçekle yüzleşecekler ve Türkiye ile mücadele etmekten vazgeçip, müzakere masasına oturacaklardır.
Türkiye bulunduğu coğrafi konum gereği, isterse Avrupa’ya kök söktürür.
Avrupa ülkeleri bugün 100-200 ve 300 mülteciyi barındırmaktan korktuğu için kabul etmezken, Türkiye bugün 3 milyon mülteciye kucak açmış, onların her türlü bakımı ve barınması için kendi bütçesinden kaynak aktaran bir ülke.
Türkiye AB ülkeleri gibi tehditkar politika yapmıyor. Öyle bir politika yaparsa veya Türkiye’yi daha fazla sıkıştırmaya kalkarlarsa sınır kapıları açılır, AB ülkeleri neye uğradıklarını şaşırırlar.
AB ülkeleri daha fazla diretirse, Avrupa’nın her ülkesinde milyonlarca Türk insanı her zaman olduğu gibi yine Türkiye’nin yanında olur, bankalardaki paralarını çeker Türk bankalarına yatırır, böylece Türkiye’yi ekonomik olarak çökertmek, kriz yaratmak isteminize de böylece en güzel cevabı vermiş oluruz.
AB ülkeleri ve Avrupa Parlamentosu, Türkiye üzerindeki politikalarını bir kez daha gözden geçirmeli, Türkiye ve Türk insanı ile mücadele edemeyeceğini anlamalıdır.
Türk insanı Kurtuluş savaşında, Çanakkale’de, Dumlupınar’da düşmanla göğsünü siper ederek savaşmış, bir karış toprağını korumak uğruna ölmekten çekinmemiştir.
Avrupa Birliği, Türkiye ile ilgili ilişkilerini bir kez daha gözden geçirerek, yeniden masaya oturmalı, özellikle terör ve güvenlik konularında yeniden müzakere yollarını aramalıdır. Aksi haldeki bir durumda, zararlı çıkacak olan Türkiye değil, şüphesiz AB olacaktır.
Çünkü Türkiye, özellikle ekonomik konuda öz kaynaklarını hayata geçirdiğinde değil Avrupa’nın dünyanın en ileri ülkelerinden daha zengin bir ülkedir.
Türkiye’nin stratejik konumu, kararlı duruşu, toprak bütünlüğünü koruma gücü, iç dinamikleri ile kendine yeten bir ülkedir.
Türkiye, “illa bizi AB’ye alın” diye ne dayatması olur, ne de beklentisi olur.
Türkiye AB’ye girse ne olur, girmese ne olur.
AB’ye girilirse Türkiye ne kazanır, girmezse ne kaybeder.
Türkiye’nin yer altı ve yer üstü kaynakları Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, istikrarın korunmasına yeter de artar bile.
Biz işimize bakalım, onlar kendi kendilerine gelin güvey olsunlar.
Dost dediğin; insanı yarı yolda satmaz.
Dost dediğin; dere geçerken at değiştirmez.
Dost dediğin; nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmez.
Dost dediğin; küresel sermayenin değil, dostunun yanında olur.
***
ADIYAMAN’I KİM TEHDİT ETTİ?
Muslu Belediye Başkanı Sabahattin Adıyaman dün gazetelere gönderdiği açıklamada, “Tehdit ve şantajlara boyun eğmen” şeklinde bir ifade kullanmış.
Adıyaman açıklamasının bir bölümünde; “Gerek basında, gerekse sosyal medyada özellikle şahsımı hedef alan karalamaya yönelik tehdit ve şantajlar içeren bazı ithamlara maruz kalıyorum. Sabahattin Adıyaman’ı tanıyan herkes kuru gürültüye, şantaja boyun eğmeyeceğimi çok iyi bilir. Kapımız ve gönlümüz herkese açıktır. Ama tehdit ve şantajla bizi köşeye sıkıştırmaya çalışanlar gereken cevabı alır” demiş.
Başkan Adıyaman aslında sakin biri, bu kızdıracak ne yaptılar. Kim neden şantaj yapsın ve neden tehdit etsin?
Adıyaman’dan ne istediler de yapmadı.
Başkan Adıyaman bu açıklamasında kim ya da kimlere mesaj gönderdi.
Başkan Adıyaman’ı yıllardır tanırım, bu kadar kızacak, gazetelere manşet olacak bir açıklama yapma gereği duydu ise mutlaka bir sebebi olmalı.
|