|
|||
![]() |
GAZETECİLİK BU MUDUR! | ||
Çetin ÖZDEMİR | |||
inanisgazetesi@gmail.com | |||
Yazmayayım diyorum. Uzak durmaya çalışıyorum. “Boş ver neyine gerek” diyorum. Ama olmuyor, etrafımızdaki dedikoduları, pislikleri, mesleki yozlaşmayı-kirlenmeyi, her önüne gelenin “mesleğimize bulaştığını” görünce, bunların da “kirli ilişkilerini” duydukça içim daralıyor. Her gittiğimiz yerde, “gazetecilerin kavgaları, birbirlerini yazmaları, avanta lavanta ilişkileri” konuşuldukça gazetecilik mesleğinin ne kadar ayaklar altına alındığını, ne kadar ucuz hale getirildiğini maalesef üzülerek de olsa bazı şeyleri duymak zorunda kalıyoruz. Türkiye bugün zor günlerden geçiyor. Bu zor günlerden elbette Zonguldak olarak olumsuz etkileniyoruz. “Gazeteciler” veya “kendini gazeteci sanan zatlar!” kendi çıkar ilişkilerini düşüneceklerine bir de yaşadıkları şehri düşünseler, kentin sorunlarını da yazsalar diyorum ama onların derdi başka. Gazetecilik çok ucuz ve çok da kolay yapılabilecek bir meslek grubu olduğu için bu mesleğe girmek de o kadar kolay. Haber oldu mu 5 kişi, yemek ve kahvaltı oldu mu 50 kişinin katıldığı bir mesleği yaptığım için gerçekten üzülüyorum. Ne yapalım. Yapacak bir şey yok. Eskiden tipo dediğimiz kurşun harfler dönemi sonrası entertip teknolojisinden sonra bilgisayar ve internetin de yaygınlaşması ile artık yazılı basın yerini internet gazeteciliğine doğru sürüklendiğimiz bir dönemi yaşıyoruz. Adam bir yerde iş bulamıyor, bir kurumdan emekli oluyor veya yaptığı işi beceremeyip iflas ediyor buluyor bir adamını bir şekilde gazeteciliğe başlıyor. 5 N 1 K’nın bile ne olduğunu bilmeyen, haber ve yorumda “giriş, gelişme, sonuç” ne diye sorsan, “o ne be” diyenlerin çokça olduğu, konuştuğu gibi yazı yazan, kelime dağarcığı bile olmayan, gazeteciliği “şantaj, tehdit aracı” olarak kullanan, oturduğu yerden başka gazetelerin internet sitelerinden haber çalmayı marifet sayan, toplumda hiçbir karşılığı olmayanların mesleğimizi getirdiği sonuç maalesef ki, içler acısı. Maalesef ki; bazı siyasetçiler, bürokratlar, sivil toplum örgütleri de bunlara gazeteci gözüyle bakıyor, onlara reklam, ilan verip ve abone yaparak onları destekleyerek prim yaptırıyorlar. Yine maalesef ki, Zonguldak’ta böylelerine çok rastlıyoruz; Siyasi rekabet halinde olanlar bu tip “gastecileri” kullanarak, siyasi rakipleri, iş dünyasının “bu işleri çok seven” belli başlı insanları da bu tip “gastecileri” yanına alıp, onların cebine 50-100 TL koyup onun bunun hakkında istedikleri gibi yazdırabiliyorlar. Bu işleri çok seven, kendi koltuklarını korumak veya bir makama gelmek için uğraşanlar rakiplerini bu yolla sindirmek istiyorlar. Böylesi siyasetçi, hatta bazı Belediye başkanları da kendilerine siyasi rakip olarak gördükleri isimleri, cebine para koyup istedikleri gibi yazdırabilecekleri “gastecilerle” ilişkilerini iyi tutup istediklerini yazdırabiliyor. Hatta bu siyasetçiler; “o gastecilere” biraz daha fazla para verip, “siyasi rakiplerinin özel hayatını, çarpık ilişkilerini” bile yazdırabiliyorlar. Bizim mesleğimizdeki bazı işgüzarlar da de bu tür haberleri yazarak kendilerini kahraman olduklarını sanıyorlar. Zonguldak’ta gazete ve gazeteci sayısı oldukça fazla. İl genelinde sayılarını hiçbir kurum dahi bilmiyor. Bu kadar fazla gazetenin olduğu bir memlekette, bu gazeteler ve gazeteciler birbirlerini yazmak yerine kentin sorunlarını yazsalar, birbirleriyle kavga etmek yerine kentin sorunlarını çözmeyenlerle haberleriyle kavga etseler bu kent gerçekten bu duruma gelmez ama maalesef, bizim Zonguldak’taki gazetecilerin yüzde 90’ı yaşadıkları kenti değil, kendi çıkarlarını, ceplerine girecek parayı düşündükleri için mesleki yozlaşma da bundan kaynaklanıyor. Eskiden “Gazeteci” dendi mi, herkesin saygı duyduğu bir meslekti. Bir gazete bir haber yaptı mı, ilgili kurum yöneticisi, Valisi, Belediye Başkanı o gazetenin haberini okur hemen gereğini yapardı. Şimdi öyle mi? İlin Valisi, ilin Belediye Başkanı, ilin siyasetçileri, sivil toplum kuruluşları bazı gazete ve gazetecilerden rahatsız ise gazeteciler de bir anlamda kendini sorgulamalıdır. Kendilerine çeki düzen vermelidir. Eleştirmek ayrı, “belden aşağı, özel hayatın gizliliği” ayrı. Bir Belediye Başkanı yapmadığı hizmetten, kendi yakın çevresine verdiği imtiyazdan, verdiği sözleri yerine getirmediğinde onu eleştireceksin. Ama o Belediye başkanının “özel hayatını” yazarsan, o eleştiri olmaz, o aile mahremiyetine girer, sonucun da iyi olmayacağı düşünülmeli. Yine maalesef ki, bizim gazetecilik mesleğinde bunları bilen, bunları düşünen kaç gazeteci var ki. Bizim gazeteciler yazdığı haberde kullandığı dil, kullandığı bir kelimenin nereye gittiğini bilmez ise o zaman birileri çıkar der ki, “Böyle yazarsanız sizin kaleminizi kırarlar”
|
|||
Etiketler: GAZETECİLİK, , BU, MUDUR!, |