Genel Maden İşçileri Sendikası her zaman tartışılan, gündemde tutulan ve göz önünde olan bir sivil toplum kuruluşu.
Türkiye Taşkömürleri Kurumu’nda 40-50 bin işçinin çalıştığı dönemlerde de tartışılıyordu, bugün 9 bin işçi çalıştığı dönemde de tartışılıyor.
1990 Büyük madenci grevinde GMİS Genel Başkanı merhum Şemsi Denizer “canlarım” dediği, binlerce madenci ile yollara çıkmış, dönemin ANAP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a rest çekerek, Mengen Deller köprüsüne kadar yürümüşler, bu sırada “en büyük ….Cemil Çiçek”, “Özal ocağa …..kucağa” diye slogan atmışlardı. Yerli Valesa diye de isim takılan Denizer, üvertür sanatçılarla gece alemlerinde, gazino masalarında çekilen fotoğrafları yaygın gazetelerin manşetlerinde yer almış, Jaguar ve helikopter meselesi de yine o gazetelerde yer almıştı.
Denizer o zamanlar, işçi haklarını savunan, işçilerin hakkı için hükümete kafa tutan bir lider olarak değil özel yaşamı ile yaygın basında gündeme geliyordu.
Denizer liderliğindeki TTK’daki maden işçileri “hakkını” almış almasına da daha sonraki süreç kurumun geldiği bu durum bugün hiç de iç açıcı görünmüyor.
GMİS’in kurumsal kimliğini yıpratmak, mücadele gücünü zayıflatmak isteyen zihniyet bu sendikanın üzerinde hegomanyasını sürdürmek için yönetim bazında zafiyetlerin oluşmasını istemişlerdi her defasında.
Denizer’den sonraki süreçte, Çetin Altun, Ramazan Denizer çekişmesi, kongrede yaşananlar “koltuk kavgasından” ziyade “aile kavgasına” dönmüş, birbirlerini ağır bir şekilde suçlamışlar, Ramazan Denizer başkan olmuştu. Ramazan Denizer’in sendika binasını kırklamasından sonra, koltuğunu dolduramamış madenciler bu kez Ramis Muslu’yu seçmişlerdi. Muslu döneminde özel yaşam gündeme gelmezken, Muslu’dan sonra başkan olan Eyüp Alabaş üzerinde o kirli eller emellerine ulaşmak istediler sistemli bir şekilde.
Son yapılan kongrede göreve gelen Ahmet Demirci yönetimi, Genel Sekreter Hakkı Arslan’ın yaşadığı malum olay nedeniyle önemli bir yol ayrımı, önemli bir karar aşamasına getirdi bir zamanların Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşunu.
Hakkı Arslan’ın eşi ile yaşadığı malum olaylar, GMİS’i kurumsal olarak yıpratsa da, GMİS gibi bir kurumun bu süreci de en az hasarla atlatacağı kesin.
GMİS’in Üzülmez ve Kozlu delegeleri Hakkı Arslan’ın ya istifasını istiyor, ya da olağanüstü kongreye gidilmesi gerektiğini söylüyorlar. Kozlu Şube Başkanı Hüseyin Kolçak, “Hakkı Arslan istifa ederse imzalarımızı geri çekeriz” diye mesaj yolluyor.
GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci de, “Hakkı Arslan’a yönelik bir şeyimiz şu an yok. Yönetim kurulu olarak her şeyi değerlendireceğiz. Zonguldak’ın ve sendikanın menfaatleri için ne gerekiyorsa biz o kararı alırız. Bu sürecin en iyi şekilde atlatıp Zonguldak ve TTK’ya hizmet etmek istiyoruz. Şunu herkes iyi anlasın ki, bu süreçte TTK ve Zonguldak’a zarar gelirse TTK işçisi bunun bedelini hepimize mutlaka ödetir. Bu karar zor ve sancılı bir süreç ve bunu da herkesin göz önüne alması lazım.” diyerek, bu olayın yönetim kurulunda konuşulacağını, seçime kadar olan 2,5 yıllık bir süreci doldurmaya çalışacaklarını ima ediyor Pusula’ya yaptığı açıklamasında.
Demirci açıklamasında ayrıca, imzaların yeterli olduğunu, iki aylık bir cevap haklarının bulunduğunu ve mahkeme süreci ile birlikte kongrenin olağanüstü yerine olağan yapılabileceğini vurguluyordu.
Hakkı Arslan’ın istifasını isteyen ve olağanüstü kongre talebinde bulunan Kozlu ve Üzülmez bölgesi delegeleri.
Peki, GMİS’e bağlı Karadon, Amasra, Armutçuk, Merkez ve MTA şubeleri ne diyor bu işe ona da bakmak lazım.
Bu bölgelerden ses çıkmadığına göre, bu bölgeler süreci iyi okuyup, GMİS’in kurumsal kimliğine zarar verilmemesi yönünde hassas bir süreci, dikkatle takip ettikleri varsayımıyla önümüzdeki günlerde bu konu ile ilgili düşünceler, fikirler, talep ve istekler kamuoyuna yansıyacaktır.
***
TTK’da bugün işçi sayısı 8 binler civarına, üretim yıllık bir milyon tonun altına gerilemiş. Özelleştirme İdaresi Karadon bölgesini özelleştirmek istiyor, dolayısıyla TTK gibi Türkiye’nin ağır sanayisine can veren bir kurum gözden çıkarılmak istenirken, GMİS’in içine düştüğü bu durumdan nemalanmak isteyenlerin kafalarının arkasında neler yattığı, GMİS’e zarar verirken, Zonguldak’a da zarar verdiklerini düşünmeleri gerekir.
GMİS’te geçmişten bu yana bazı başkan ve yöneticilerin “özel yaşamları” ile gündeme geliyor olması Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşunun kurumsal kimliğinin korunması, kollanması, zarar gelmemesi için yerin yüzlerce metre altında, kelle koltukta ekmeğini ölümü de göze alarak çıkaran, yer altından çıkardığı kara elması ekonomiye kazandıran maden işçileri süreci çok iyi değerlendireceklerdir.
Koltuklar gelip geçicidir, baki kalan kurumların varlığıdır.
|