Zonguldak’ın onlarca değeri var sahip çıkamıyoruz.
Zonguldak’ın onlarca avantajları da var, değerlendiremiyoruz.
Denizi, güneşi, ormanı, yeşili.
Karayolu, demiryolu, havayolu, denizyolu var tam kapasite ile çalıştıramıyoruz.
TTK’mız var, kömür üretemiyoruz.
Demir çelik fabrikası var, bu fabrikadan çıkan yassı mamulü Zonguldak olarak kullanamıyoruz.
Ormanımız var, Türkiye’nin hatta Avrupa’nın bile en geniş ve en zengin ormanlara sahibiz ama bu ormanlardan yararlanamıyoruz.
Zonguldak ekonomisi yıllarca TTK’ya endeksli olarak yaşamını sürdürmüş.
Siyasetçi seçim dönemlerinde “TTK’ya şu kadar işçi alacağız, bu kadar işçi alacağız” demiş, halkın oylarını almış Ankara’ya gitmiş.
Askerliğini bitiren gençler, “TTK’ya işe girerim” diye başka bir iş bakmamışlar.
Zonguldak esnafı TTK’nın işçilerine dağıttığı maaşa göz dikmiş, işçinin aldığı maaşla ticaret hayatını sürdürmüş.
Sanayici, işadamı TTK’dan beslenmiş. TTK’ya alternatif farklı bir iş kolu, farklı bir fabrika düşünmemiş, proje geliştirememişler.
TTK küçüldükçe, bugün TTK’da işçi sayısı 7 bin civarına gelince sanayici ve iş adamlarının akalı başına gelmiş, farklı iş kollarına yönelmeye başlamışlar.
Zonguldak eski Milletvekili Köksal Toptan, Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde, Zonguldak’ta TTK’ya alternatif yatırımlar yapılması gerektiğini, hatta üniversite şehri olması gerektiğini söylediğinde, TTK’dan beslenen bazı gruplar ve sendika ayaklanmış, “TTK kapanacak” diyerek yaygara koparmışlardı.
Daha sonraki süreçte, Büyük Madenci grevinde ne diye slogan attılar, “Özal ocağa, Semra ……”, “Enbüyük eşek ………” ne oldu sonuç.
O grevde 100 bin kişi yürüdü, bugün TTK’nın geldiği nokta belli.
TTK’da 7 bin işçi sayısına indi, kömür üretimi yıllık 800 bin civarında.
Geldik mi şimdi Köksal Toptan’ın 1991’de söylediği o cümleye.
TTK eriyip gidiyor, üniversitede öğrenci sayısı bugün 35 bin civarında.
Kimsenin gıkı bile çıkmıyor.
***
Peki, Zonguldak’ın oylarını alıp Ankara’ya giden milletvekilleri ne yaptı. Hangi iş adamını, sanayiciyi “farklı iş kollarına yönelin” diye teşvik etti. Hiç.
Zonguldak’ta yerin altında milyarlarca ton kömür rezervi var, Ereğli’de Demir Çelik Fabrikası var ama biz sobayı, beyaz eşyayı Kayseri’den alıyoruz.
Binlerce kilometrelik alanı kaplayan ormanımız var, bu ormanlarda mobilya üretimine fazlasıyla karşılayacak orman ürünleri var mobilyaları Kayseri’den alıyoruz.
Bu şehirde hiç mi soba veya beyaz eşya fabrikası kurabilecek, kafası çalışan bir sanayici yok, mobilya fabrikası kuracak girişimci mi bulamadılar.
Bu şehri yıllarca TTK ile kandırdılar, yıllarca Filyos masalı ile uyuttular.
Siyasetçisi, bürokratı, iş adamı, sanayicisi, esnafı bugüne kadar hep hazırdan yedi.
Bu şehrin gelişimine katkı vermediler.
Siyasetçisi rutin işlerle uğraştı.
Bürokratı bu şehri sevmedi. Geldiği ilk günden başka bir İl’e tayin olmak için Ankara’da Bakanlıklarda torpil aradı.
Bu şehrin sahibi yok diye bağırıyor ya bazıları.
Bu şehrin gerçekten sahibi olmadı bugüne kadar.
Bundan sonra da olacağına ben ihtimal vermiyorum.
Herkes günü kurtarmanın peşinde.
Herkes siyasi geleceklerini garanti altına almanın uğraşında.
Bu şehri yönetmek için iş başına gelenler, kendi ikballerini düşündükçe biz daha çok Kayseri’den mobilya, soba alırız. İstanbul’dan gömlek, pantolon, çorap, mendil. Çorum’dan leblebi, Afyon’dan sucuk alırız.
Bu şehir hazıra alışmış bir kere, burada üretim kültürü kömürün dışında hiçbir iş kolunda olmaz.
Kayserililer üretecek biz burada satacağız.
Zonguldak Cumhuriyetin il vilayeti ama bugün Türkiye’nin en geri kalmış şehirlerinden bir tanesi.
Bizimkiler de oturmuşlar koltuklarına seyrediyorlar.
|