Hollanda’yı Avrupa’nın en modern, en demokratik bir ülke sanırdık.
Futboluyla, Lalesiyle dünyaya nam salmış bir ülke sanırdık.
Dünyaca ünlü futbolcuları yetiştirip, dünya futbolunun gelişmesine katkı sunmuş, hatta Türkiye’de de onlarca Hollandalı futbolcuyu transfer edip, tribünlerden alkışladığımız bir ülke sanırdık.
Rengârenk Lale tohumlarını alıp, Ankara’nın, İstanbul’un ve Türkiye’nin birçok şehrinin kent meydanlarına diktiğimiz, görsel güzellikler sağladığımız Lalesi ile ünlü Hollanda’nın meğer diğer bir yüzü farklıymış.
Avrupa’nın birçok ülkesinden beklerdik de, Hollanda’dan beklemezdik.
Yıllardır “dost bildiğimiz”, futbolu ile Lalesi ile demokrasiye verdiği önem ile bildiğimiz Hollanda meğer ırkçı, faşizan, baskıcı tutumunu yıllardır içinde beklettiği kini sonunda kustu.
Ne demek Türkiye gibi bir ülkenin Bakanı’nı Roterdam Başkonsolosluğu’na giriş izni vermemek.
Sana bu hakkı kim veriyor.
Bu zamana kadar teröristlere kapıyı sonuna kadar açan, o teröristlere vize bile sormaktan aciz Hollanda nasıl oluyor da Türkiye’nin bir Bakanı’na izin vermiyor.
Ey Hollanda; sen dünya futboluna yön verebilirsin, senin futbolcuların dünyanın en tanınmış ve en başarılı futbolcuları olabilir ama sen coğrafi olarak Türkiye’den küçüksün.
Ey Hollanda; Aklını başına al.
Türkiye olarak seninle yıllardır ekonomik ve siyasi olarak ilişkilerimiz olabilir sen kim oluyorsun da Türkiye’nin bir Bakanı’na faşizanca bir tutum sergileyip, o Bakanı Roterdam Başkonsolosluğu’na girişine izin vermiyorsun.
Sen kim oluyorsun da; her alanda gelişmiş, ekonomisi ve siyasi yapısı ile dünyanın önde gelen ülkesi olmaya aday Türkiye’nin iç işlerini dizayn etmeye çalışıyorsun, sana bu aklı kim veriyor.
Ne bu cesaret.
Türkiye bugüne kadar gelirken, onlarca badireler atlatmış, savaşlara girmiş, savaş kazanmış. Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya meydan muharebesinde her girdiği savaşı kazanmış, bu topraklardan asla taviz vermemiş bir ülke olan Türkiye’ye karşı bu tutumu sergiliyorsun.
Roterdam Başkonsolosluğu girişine izin vermediğin o Bakan, aynı zamanda Türkiye’yi temsil etmek için o ülkeye gelmiştir. Sıradan bir insan değildir. Onu devlet töreniyle karşılamanız gerekirdi.
Biz, Türkiye olarak her zaman misafirlerimize el üstünde tutarız, sizin ülkenizden gelen değil bir Bakan üst düzey bir memur dahi gelse ona saygıda kusur etmeyiz.
Sen ne yapıyorsun!
Senin bu yaptığın ne demokrasiye, ne insan haklarına, ne de ülkeler arasındaki diyaloğa yakışmıyor.
Biz, Türkiye olarak yıllardır Avrupa Birliği’ne girmek için mücadele veriyoruz. AB’nin her dediğini de yapıyoruz. Eksiğimiz yok, fazlamız var. Ama maalesef bizi AB’ye kabul etmiyorsunuz.
Nedeni anlaşıldı.
Eğer Türkiye Avrupa Birliği’ne girerse; Almanya’nın, Hollanda’nın, Fransa’nın ve diğer AB üyesi ülkelerin oyunu bozulacaktı.
Biz, Türkiye olarak oyunbozan değil, oyun kurucu bir ülkeyiz.
Biz, Türkiye olarak kriz çıkaran değil, krizlere çözüm bulan bir ülkeyiz.
Biz, Türkiye olarak dost ve müttefiklerimize her zaman saygı duyar, onlarla ekonomik ve siyasi ilişkilerimize zarar vermeyiz, verdirmeyiz.
Kimin gazına geliyorsun Hollanda açıkla. Açıkla da biz de bilelim, senin niyetini.
***
RECEP DEMİRİTAŞ FAZLA KONUŞMADI
Aylardır Zonguldak il Genel Meclisi’nin AK Partili üyeleri ile İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Recep Demirtaş arasında bir gerginlik vardı. Her il Genel Meclisi toplantısında, AK Parti’li üyeler Demirtaş’ı ağır sözlerle eleştiriyor, hatta istifa etmesi yönünde de açıklamalar gazetelerin manşetlerinde yer alıyordu.
Recep Demirtaş, kendisine yöneltilen bu eleştirilere hiçbir zaman cevap vermedi, belki de gerek duymadı.
Geçtiğimiz hafta içerisinde dün için “kahvaltılı basın toplantısı yapacağım” dediğinde, “tamam” dedik, “Recep Demirtaş mutlaka bunlara cevap verir” diyerek, toplantıya katıldık.
Tam 20 gazeteci vardı bu toplantıda. Kahvaltılar yapıldı, hoş sohbet güzel. Kahvaltı bitti toplantıya geçtiğimizde, Demirtaş il Özel İdaresi’nin çalışmalarını anlattı, diğer konulara da Genel Sekreter yardımcıları destek oldu.
Bir gazetecinin “İl Genel Meclisi toplantılarına neden katılmıyorsunuz” şeklindeki soruya, gayet sakin bir üslupla, “Zaten gerekli açıklamalar yapılıyor orada bir sıkıntı yok. Benim biliyorsunuz, bizim işlerimizin çok yoğun olduğu dönemler de oluyor, katılmadığım zamanlar da oluyor, katıldığım zamanlar da oldu. Ama bu kesinlikle arada bir sürtüşme olduğundan falan değil. Onlar gerekli cevabı alıyorlar zaten, gerekli açıklamalar da yapılıyor” diyerek konuyu derinleştirmeden, polemik yaratmadan konuyu geçiştirdi.
Benim tanıdığım, bildiğim Recep Demirtaş, gelen her eleştiriye cevap verirdi, ama o ortalığı kızıştırmaktan, gereksiz dalaşmadan ziyade il Özel İdaresi’nin Zonguldak il genelindeki yatırım, hizmet ve çalışmalarını anlattı.
Yani, Recep Demirtaş şunu demek istedi belki de; “Gereksiz konuşmak yerine, gerekli olan hizmetleri yaparım, kim ne derse desin, ben işime bakarım”
Doğrusu da buydu.
|