Açıklanan tarih ‘kimine’ göre değişiyor. Erken, baskın, normal ve anormal seçim diye isimlendirmişler…
Bana göre de zamanında yapılmadığı için ‘erken’ seçim. Siyaset tavlamasını bildiğin gibi harcamasını bilme sanatıdır. İktidar, anlaşılan odur ki, yeniden, yeni dönemin siyasi kahramanı olmak için teknik ve taktik arayışlarını sürdürüyor.
Aslında, siyasete muhalefet partilerinden MHP lideri Devlet Bahçeli’nin etki ettiği söylenebilir. Bu abesle iştigal bir şey değil. Ana muhalefet dururken, yavru muhalefetin öne çıkması, politikada tecrübe ve cesaretin varlığını hatırlatıyor. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, maalesef sahneyi siyasete çıktığından bu yana, parti kurultayı kazanmaktan başka bir şey yapamadı. Parti kurultayı kazanmak tabanına yani seçmenine yetmese bile kendisine yetiyor demek ki. Demek ki Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlık koltuğunda oturması yetiyor da artıyor bile…
Görüntü itibarıyla yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimini tartıp biçmek bu gün itibarıyla yanlış olur. Çünkü, ortada ‘belirsizlik’ hakim.
Henüz Cumhurbaşkanlığı adaylığı için gerekli şartlar belli değil. Aday olmak için 100 bin imza mı gerekli 100 bin lira paramı yatırılacak!
Ancak, belirli olan bir şey var ki, Cumhurbaşkanlığına aday olan milletvekilliğine aday olamayacak.
Bu demektir ki, genel başkanlık koltuğunu bırakmayacak olan Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığına aday olamayacak.
Milletvekilliği konusunda da, aday adaylığı dönemi başladı. Gayri resmi de olsa siyasetin rahle-i tedrisatında arzu endam etmeyi düşünenler ortaya çıkmaya başladı. Parti Sultaları adaylarını bir belirlesin ve şehirlerdeki sıralamaları bir yapsınlar hele… Bakalım, tabelalara etki edecek, halkta karşılığı olan isimler sıralamaya girebilecekler mi? İsimler ortaya çıktıktan sonra biz de siyasi ortamı ellemeye-bellemeye başlayacağız.
Elbette şimdiden birkaç kelam edeceğiz. Yani, gazeteci ‘ukalalığı’ çerçevesinde gelişmeleri yorumlayacağız.
Amerika’ya ‘dünya beşten büyüktür’ diyen Tayyip Erdoğan, anlaşılan odur ki, baskın seçimle, rakiplerini zamansız yakalama taktiği geliştirmiştir.
Yüzde 50 +1 uygulaması olan Cumhurbaşkanlığını kazanma oranında yaptığı taktik hatayı bir şekilde düzeltmeyi amaçlamaktadır. Seçim kanunu yapılırken, ‘salt çoğunluğu kazanan, seçimi kazanır’ diye yazdırılsaydı kara kaplıya, bu gün bu kadar beyin çatlatmaya gerek kalmazdı.
Yalnız şunu söylemekte fayda var. İşsizlik var. Pahalılık var. Enflasyon var. Rivayete göre dış borç var. Ancak, Türkiye içerde bölücü ve terör örgütleriyle çatışır, dışarda resmen savaşırken, hayat tüm sektörlerde devam ediyor. Bu demektir ki, hiçbir şeyden geri kalmıyor. Hem laf üretiyor hem icraat. Beğenenlerde var, beğenmeyenler de…
Bu seçimde icraattan çok proje adı altında laf yetiştirme peşinde olacağı kuvvetle muhtemeldir. ‘Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ dieyecektir. Zaten kendi yandaşlarına hitap edecektir. Karşısındakilere ise edeceği iki kelime vardır ‘işinize gelirse’.
Öyle ya, Milli İttifak’ın kendisini eleştirenlere edeceği tek laf olacaktır ’işinize gelirse’
Bu demektir ki, ‘işinize gelirse. Gelmiyorsa, sandık önünüzde. Gidin istediğinize oy verin”
Ortada ‘İYİ Parti seçime girecek mi’ diye bir belirsizlik var.
Birde ‘cumhurbaşkanı adayı olmak için ne gerekli?’ Anlaşılan odur ki, Kılıçdaroğlu yine kendini tartışmaya açmayacak ve koltuğu ‘deruhte’ etme gayreti sergileyecektir.
Süre kısa.
AKP ve MHP sandığı atılacak oy pusulalarında büyük ihtimalle yan yana ‘cumhur ittifakı şeklinde yer alacaklar. Ve kendilerini eleştirenlere gayet samimi bir hava da ‘işinize gelirse’ diyeceklerdir.
İzleyeceğiz, göreceğiz. Bakalım, kimin işine gelecek.
|