Hep diyoruz ya, “Zonguldak bir zamanlar Türkiye’nin Almanya’sı” diye.
TTK’sı ile Erdemir ve Kardemir’i ile sanayisi ve sosyal yaşamı ile Zonguldak, Bartın ve Karabük’ün bir bütün olduğu o günleri gözümüzün önüne getiriyoruz da, bu şehir kömürü ile demir çeliği ile Türkiye’ye ne katkılar sağlamış, ne katma değerler sağlamış bir kentti.
TTK’da bir zamanlar 40-50 bin işçi çalışıyor, Türkiye’nin dört bir yanından “göç alıyor”, Doğu’lusu, Batı’lısı, Güney’lisi, Kuzey’lisi ve Anadolu’nun tüm şehirlerinden gelen insanlara “iş, ekmek kapısı” oluyordu.
O yıllarda, TTK sayesinde kimsenin “iş kaygısı da yoktu”, TTK bir şekilde herkese iş kapısı oluyordu.
Kıskandılar TTK’yı.
İstanbul’un güçlü holding sahipleri TTK’ya göz diktiler, dönemin iktidarlarını da etki altına alınca, kurumun bugünkü yaşamsal fonksiyonlarını körelttiler.
“TTK’sı güçlü, sendikası güçlü, siyaseti güçlü” bir şehirdi Zonguldak o dönemlerde.
TTK’nın o güçlü döneminde Zonguldak’ta emekli sayısı parmakla gösterilecek kadardı.
5 Nisan 1994 kararları uygulamaya geçildiğinde, kurum üzerinde hazırlanan senaryolar, oynanan oyunlar gereği Re’sen emeklilik furyası başlatılmış, bu devasa kurum hızla daraltılarak o dönemlerde 30-40 bin civarında çalışan sayısı bugün 9 bine kadar düşürüldü.
Yine o dönemlerde Zonguldak için “emeğin başkenti” deniliyordu.
Emeğin, alın terinin ekmeğin zor kazanıldığı bu şehir maalesef hızla emekli şehrine dönüştürüldü.
Kim yaptı, neden yaptı, nasıl yaptı.
Başta siyasi iktidarların Zonguldak milletvekilleri bu duruma sessiz kaldılar, Genel Başkanına “TTK’yı küçültemezsiniz” diyemediler, “çanak tuttular” hepsi.
O dönemlerde siyaset yapanlar, Zonguldak’ı yönetenlerin hiç biri bugün Zonguldak’ta yaşamıyor, ölenlerinde hiç birinin burada mezarı bile yok.
Zonguldak maalesef bir zamanlar “emeğin başkenti” unvanından, bugün “emeklinin başkenti” unvanına geçiş yaptı.
Bugün Sosyal Sigortalar Kurumu verilerine bakıldığında; Zonguldak il genelinde şu anda aktif olarak çalışan sayısı 126 bin 286, buna karşılık 154 bin 855 emeklimiz var. Yani, emekli sayısı çalışan sayısından 28 bin 569 fazla.
Bu durumu Zonguldak nüfusu ile orantılandırdığımızda 597 bin 524 olan nüfusumuza göre, emekli sayımız çok fazla.
Bu durum gerçekten Zonguldak için hiç de iç açıcı görünmüyor.
Siyasi iktidar TTK’ya işçi almazken, üretimi artırıcı yatırım yapmazken, günü kurtarma adına pansuman tedavilerle imkanlar yaratıyor.
Nedir bu günü kurtarma yatırımı.
Örneğin; Çalışma ve İşkurumu vasıtasıyla okullara, kurumlara ve özel işletmelere 6 ve 10 ay süreli geçici iş imkanı sağlıyor ve bu geçici işçilerin maaşları işkur üzerinden ödeniyor. Dolayısıyla bunlar tabii ki de pansuman tedaviler, günü geçiştirme, istihdama katkı amaçlı uygulanan politikalar.
Siyasi iktidar bugün “TTK’ya 5 bin işçi alıyorum” dese bugün on binlerce işsiz madende çalışmak için müracaat eder, çünkü Zonguldak’ta işsiz de çok fazla.
Siyasi iktidar TTK’ya işçi almamakla, kurumun her yıl artan zararını sübvanse ediyor ama üretime yönelik işçi almamakla, hem yer altındaki madenin çıkarılmasına, ülke ekonomisine kazandırılmasına da katkı vermezken, kömür ithal ederek hem işsizliğe çare olamıyor, hem de cari açığın artmasına engel olamıyor.
Bugün Türkiye’de öyle yerli kaynaklar var ki, Türkiye bugün öze dönse, yerli kaynaklarını harekete geçirmek için mücadele verse bugün Türkiye’nin cari açığının çok aşağılara ineceği gerçeğini görmek istemiyorlar.
Zonguldak’taki yerel kaynaklar da harekete geçirildiğinde, başta yeraltında çıkarılmayı bekleyen 1,3 milyar ton kömür rezervi bunun yanında boksit, kuvarsit madenleri ve orman ürünleri de buna eklenince Türkiye’nin cari açığının düşmesi ve paramızın ülkemizde kalmasına Zonguldak olarak önemli bir “maden şehri” olarak kabul edilebilir.
***
Kömürün anavatanı olan ve yeraltında 1,3 milyar ton kömür rezervi bulunan Zonguldak’a maalesef ithal kömür getiriliyor.
TTK gibi profesyonel yeraltı madenciliğinin okulunu pasifize edecek, işlevsiz hale getireceksin, kömür ürettirmeyeceksin ama Rusya’dan, Afrika ülkelerinden kömür getireceksin.
Biz o kadar zengin bir ülke miyiz.
Cari açığımız yüksek, dışa bağımlı politika kültüründen kurtulup, bir an önce üretim ekonomisi uygulanmadığı, yerli kaynaklarımızı harekete geçirmediğimiz sürece ve yerin altında kömürü, yerin üstünde de bu kömürü çıkarmak için bekleyen binlerce işsizimizi harekete getiremediğimiz sürece Türkiye’nin cari açığı daha da büyüyecektir.
Zonguldak olarak yıllar önce bu ülkenin ağır sanayisine nasıl katkı veriyorsak, Türkiye’deki çimento, şeker, demir çelik ve birçok fabrikasının bacalarını bu şehir tüttürüyorsa bu şehir yine eskiden olduğu gibi dinamiklerini ülke ekonomisinin kazanması için harekete geçirmeye hazırdır.
Yeter ki, siyasi iktidar Zonguldak’a bir fırsat versin.
|