|
|||
![]() |
KADINA ŞİDDETE HAYIR! | ||
Arife GÜLERYÜZ | |||
inanisgazetesi@gmail.com | |||
Dün yine her yıl olduğu gibi kadınlarımıza yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü olan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü”nü yine süslü laflarla, güzel dileklerle kutladık. Bu güzel bir gün ve dolayısı ile siyasi partiler, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri birer basın açıklaması yapılarak, “Günümüzü” kutladılar. Yine de sağ olsunlar, var olsunlar. Senene bir gün de olsa “kadınları hatırlamaları” güzel bir duygu. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de kadına yönelik, “sözlü ve fiili” saldırı, şiddet uygulamaları devam ederken; Her yıl konuşulan tek konu; “Kadına yönelik her türlü şiddete karşı ortak mücadele” edileceği anlatılsa da, maalesef bir dahaki 25 Kasım gününe kadar kadına yönelik şiddet konusu hiç konuşulmaz. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 25 Kasım 1999 yılında BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilmişti. Her yıl 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak anılıyor. Şiddetin ve cinayetin önüne geçilebilmesi için protestolar düzenleniyor. Ancak maalesef kadın cinayetleri hala devam ediyor. Münevver Karabulut, Özgecan Arslan, Ayşe Paşalı, Şule Çet, Leyla Aldemir, Hatice Kavak Emine Bulut ve Tuğba Erkol gibi yüzlerce kadın öldürüldü. Binlerce kadın hala daha şiddete maruz kaldığını biliyoruz, duyuyoruz. İlgili kurumlarca açıklanan verilere bakıldığında; Her üç kadından biri her gün şiddete maruz kalıyor. Resmi rakamlara göre sadece Türkiye'de 2011 Ocak-2019 Ağustos arası 2636 kadın cinayet işlendi. 2018'de 440, 2019'un ilk 8 ayında ise 294 kadın cinayeti. Kadınlarımız “özel günlerde”, “anlamlı ve özel süslü laflarla” anılsa da, maalesef toplum olarak kadınlarımız hala daha ikinci plana atılıyor, kadınlarımızı “çocuk doğurup, büyüten, evde yemek yapan, çamaşır-bulaşık yıkayan” bir obje olarak görülmeye devam ediliyor. Halbu ki kadınlar; Erkeklerin yapamadığını yapan, erkeklerin ile ulaşamadığı en uç noktaya kadar ulaşan, ekonominin gelişmesine katkı sağlayan, psikolojik ve eğitim noktasında önemli roller üstlenerek, ülkenin her alanda kalkınmasına, gelişmesine katkı veriyorlar. Peki kadınlarımız ne istiyor, ne bekliyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar aslında ülkeyi yönetenlerden çok da fazla bir şey beklemiyorlar, fazlaca beklentileri de yok aslında. Kadınlar; Öncelikli olarak toplumda erkekler tarafından bir obje olarak değil, “önce insan”, “önce anne” olarak görülmek isterken, toplumda saygın bir yere oturtulmayı bekliyor. Toplumların gelişmesi kadınların sayesinde olduğu biliniyor. Kadın; annedir, kadın üretkendir. Kadın sadece çocuk doğuran, çocuk yetiştiren, evde bulaşık-çamaşır yıkayan, eşine ve çocuğuna yemek yapan değil. Kadın; her anlamda düşünen, gelişen, geliştiren, toplumun gelişmesi adına aynı zamanda ekonomist ve öğretmendir. Kadın; bir ülkenin kalkınmasına en önemli katkıyı veren, yeri geldiğinde en ağır iş kolunda bile çalışmayı göze alarak, aile ekonomisine ve ülke ekonomisine en büyük katkıyı veriyor. Bir erkeğin; ülkeyi yöneten biri dahi olsa onu yetiştiren bir annedir. Dünyanın en başarılı olan erkeğin bile arkasındaki kişi annedir. Kadınlarımıza yönelik her türlü şiddetin adı ne olursa olsun karşısındayız. “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” yine de kutlu olsun. Ancak; Bunu şunu asla unutmayalım; Kadınlarımız birer çiçektir, bu çiçeği dalından koparıp atmak ne insanlığa, ne de vicdana yakışan bir durum değildir. Kadınlarımız senenin bir günü değil, her gün hatırlanmalı.
|
|||
Etiketler: KADINA, ŞİDDETE, HAYIR!, |
|