|
|||
![]() |
KORONAVİRÜSÜN BİZE ÖĞRETTİKLERİ | ||
Çetin ÖZDEMİR | |||
inanisgazetesi@gmail.com | |||
Dünyanın en gelişmiş, her alanda en zengin ülkelerini bile çaresiz bırakan bir Koronavirüs (COVİD-19) belası ile yüz yüzeyiz. Ekonomisi güçlü, siyaseti ile birçok ülkede söz sahibi olmak isteyen başta ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya, Çin, Japonya gibi her bakımdan gelişmiş ülkelerinde bile binlerce kişi virüsten dolayı yaşamını yitirdi, milyonlarca kişi bu hastalığın pençesinde yaşam mücadelesi veriyor. Türkiye’de de 10 Mart’tan bu yana Koronavirüsle mücadele ediliyor. Toplu yaşam alanları başta olmak üzere her alanda önemli tedbirler alınıyor. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı geçlerin sokağa çıkmaları yasaklandı. Sosyal mesafe, sosyal izolasyon ve maske takma zorunluluğu ile bu illetin bulaşması engellenmeye çalışılıyor. Koronavirüsten etkilenmemek için “EVDE KAL” çağrıları yapılıyor. Yasaklarla birlikte bu çağrılara uyan da var uymayan da. Bu COVİD-19 elbette çok büyük bir küresel salgın. Ölümcül bir salgın. Vücuda girdiğinde kurtulma şansın Allah’a kalmış. Bu salgın, bu virüs nedeniyle evlerde kalıyoruz. Zorunlu olmadıkça sokağa çıkamıyoruz. Ben de gazeteci olmasam, gazeteye haber yazma zorunluluğum olmasa evimin önüne bile çıkmam. Bu virüs çok tehlikeli. İnsan sağlığını tehdit ediyor. Bu illetten elbet bir gün kurtulacağız. Ama önce tedbirlerimizi alalım, devletimizin aldığı tüm kurallara uyalım. Biz insan olarak tedbirlerimizi almazsak, kurallara uymazsak virüsün çok kolay bize bulaşmasına engel olamayız. Bunu öncelikle bilelim. Bu Koronavirüs çok tehlikeli olsa da, bizleri evlere hapsetse de, bu illetin bize öğrettikleri de var elbet. Çocukluğumuzda annelerimizin odun kuzinelerinde mis gibi kokan ekmek pişiriyordu, şimdi o ekmekleri biz evde yapıyoruz. Virüs nedeniyle berberler kapalı olduğu için sakal tıraşımızı bile evde kendimiz oluyoruz. Günde bir kez bile yıkamakta üşendiğimiz ellerimizi şimdi günde 5-6 kes sabunlu su ile yıkıyoruz. Eve girerken, günlük iş kıyafetlerimizi odanın orasına, burasına atıyorduk. Şimdi eve girdiğimizde önce günlük iş kıyafetlerimizi çıkarıyor, virüs eve girmesin diye elbiselerimizi 1-2 saat balkonda dezenfekte ediyoruz. Koronavirüsten önce; yakın temas, el ele kol kola geziyorduk. Şimdi en sevdiklerimizle bile en az bir metre mesafeli geziyoruz veya evde oturuyoruz. Koronavirüsten önce; büyüklerimizin elini öpüyor, sarılıp kucaklaşıyorduk. Şimdi uzaktan Korona selamı ile selamlaşıyoruz. Koronavirüsten önce; evde durmayıp, sahillerde, kahvelerde, çay ocaklarında günü geçiriyorduk. Eş, dost ve arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Kahvelerde taş okeyi, pişti oynuyorduk. Şimdi her yer kapalı. Gidecek bir yer yok. Televizyonda mecburen Zuhal Topal’ın gelin-kaynana yemek programını, Acun Ilıcalı’nın Sorvivor’u izliyoruz, yemek nasıl pişirilir öğreniyoruz. Koronavirüsten önce; Hayatımızın eh alanında güzellikler, dostluklar, arkadaşlıklar, yakın temas selamlaşma, birbirimize sarılma, öpüşme vardı. Koronavirüsten sonra bu güzellikleri tekrar yaşayacak mıyız, bir arada sohbet edip, muhabbetin belini kıracak mıyız, birlikte bir restoranda, bir lokantada yemek yiyebilecek miyiz. Bilemiyorum ama Koronavirüsten sonra hayatımızın her anı değişecektir. Koronavirüsten sonra yeniden eski hayatımızı yaşayacak mıyız. Ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak bize nasıl bir yön verecek şimdilik bilemiyoruz. Hele şu virüs illetini başımızdan bir def edelim de, zaman içinde eski alışkanlıklarımıza belki yeniden döneriz, belki dönmeyiz. Ama her ne olursa olsun bu belayı millet olarak “EVDE KAL”arak atlatacağız inşallah.
|
|||
Etiketler: KORONAVİRÜSÜN, BİZE, ÖĞRETTİKLERİ, |
|