Zonguldak’ın çözüm bekleyen onlarca sorunu varken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Zonguldak’a göndereceği gemi kütüphaneye takıldık.
Küçük işlere kafa yoruyor, zaman kaybediyoruz.
AK Parti Milletvekili Hüseyin Özbakır, geçtiğimiz günlerde söz vermişti, Zonguldak’a çocukların kitap okuyabileceği gemi kütüphaneyi kazandıracaklarını söylemişti.
Aradan aylar geçti, o gemi Zonguldak’a gelmedi.
Pusula Gazetesi, günlerce bu konu ile ilgili haber ve yorum yapıyor. Özbakır’ı eleştiriyor, bu iş de Özbakır’ın zerre kadar emeğinin olmadığını yazıyor.
Bu tür sosyal sorumluluk projelerinde, sosyal konularda kimin emeği varsa teşekkür ederiz de, şu gemi kütüphane meselesi Zonguldak gündemini yormaya başladı.
AK Parti’nin Cumartesi günü yapılan İl Danışma Kurulu toplantısında, Milletvekili Hüseyin Özbakır gemi kütüphane ile ilgili şu bilgileri verdi, “Bir gemi projesiyle yola çıktık. Amacımız şuydu. İstanbul Belediyesi’nden eskimiş bir gemi alıp Zonguldak’a karaya çıkartıp bir çocuk kütüphanesi yapmak istiyorduk. En son aşamada İstanbul Büyükşehir Belediyesi bize tahsis etti. O gemi buraya gelecek. Tahsis kararı çıktı”
Şimdi bu gemi sözü ne zaman verildi, yaklaşık 2-3 ay önce. 3 aylık meseleyi bu kadar büyütmenin bence bir anlamı yok.
Zonguldak 40 yıldan beri Filyos projesini bekliyor, 20 yıldır Zonguldak-Ereğli yolunun yapılmasını bekliyor, 10 yıldır Zonguldak-Devrek yolunun yapılmasını bekliyor, 15 yıldır Kilimli-Zonguldak sahil yolunu bekliyor. 10 yıldır Lavuar alanı projesini bekliyor. Daha birçok projenin yıllardır hayata geçmesi bekleniyor. Yani gemi kütüphaneyi 3 ay beklemişiz çok mu?
Ayrıca o gemi illaki bir gün gelir, seve seve gelmezse yüze yüze gelir.
Eski Zonguldak Belediye Başkanı Zeki Çakan döneminde Deniz Gülü gelmişti, geldiğinde amaç neydi sonra ne yaptılar. Zonguldak turizmine katkı versin diye getirdiler ama sonradan meyhane yaptılar.
Bu gemi kütüphane meselesini bu kadar abartmayalım, diğer sorunları çözelim.
***
ÖZBAKIR “ELEŞTİRİLİYORUZ, ELEŞTİRMEK KOLAY”
AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır’ın, yine partisinin İl Danışma Kurulu toplantısında bir başka cümlesi dikkatimi çekti. Ne diyor; “Eleştiriliyoruz, eleştirmek kolay”
Kim eleştiriyor, gazeteciler.
Neden eleştiriyor.
Kimisi Zonguldak’a verilen sözlerin yerine gelmediği için eleştiriyor. Kimisi danışmana kafayı takmış, danışmanı ile sorunu var onun için eleştiriyor.
Bir milletvekilini, bir Belediye başkanını, her hangi bir kurumun başındaki yöneticiyi eleştirirken, eleştirinin dozu, niteliği, niceliği de düşünülmeli, eleştiri yaparken, kendi çıkarları için değil, toplumun çıkarları öne çıkarılmalı.
Hiçbir gazeteci, kişisel sorunlarını köşelerine yansıtmamalı.
Gazeteciler, önce kendi evlerinin önündeki çöpü temizlerse, toplum gözünde de güvenirliğini, inandırıcılığını yitirmeden, eleştiri haklarını da toplum yararına kullanarak, binlerce insanın oy vererek, göreve getirdiği milletvekillerini, Belediye başkanlarını, kurum yöneticilerini hizmetin getirilmesi noktasında eleştiri yapmasında fayda olacaktır.
AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır, “Eleştiriliyoruz, eleştirmek kolay” derken, bir milletvekili, belediye başkanı ve kurum yöneticisi tabii ki eleştirilecek, eleştirilecekler ki, doğru yol bulunacak, ama eleştirilerin dozu ve niteliği de uygun olacak.
Eleştirilere tahammül etmek lazım, ama belden aşağı eleştirileri, özel hayatın gizliliği, insanları toplum önünde küçük düşürücü eleştirileri de kabul etmek mümkün değil.
Milletvekillerini, siyasetçileri, yerel yöneticileri eleştirmek çok daha kolay, çünkü onlar toplum önderleri, toplumun beklentileri olan yönetici konumunda olduğu için eleştiri oklarının her zaman hedefi olmuşlardır.
Bazen bu eleştirilerden ders çıkarılır, bazen eleştirinin dozu arttıkça insanın sabrı taşar, iş farklı yönlere çekilir, iki tarafı üzen noktalara gelir.
Milletvekillerini, Belediye başkanlarını, kurum yöneticilerini eleştirelim. Eleştiri tabii ki yapılacak, eleştiri olmazsa zaten hiçbir şey düzgün olmaz.
Ancak bu eleştirilerin dozunu iyi ayarlamak lazım.
Birini eleştirirken, özeleştiri de yapmak doğru olacaktır diye düşünüyorum.
|