Fikirlerine, düşüncelerine saygı duyduğum; Zonguldak’ın gelişmesi, kalkınması için verdiği mücadelelere yakından tanık olduğum meslektaşım Osman Sav kentin gelişimi adına bazı fikirler ortaya atıyor “Sözün Özü” köşesinde.
Kentin öncelikli sorunlarını dile getirirken, bunların arasında yeni fikirler de ortaya atarak “tartışma” yaratıyor, bu fikirler belirli kesimler tarafından çeşitli yorumlara hedef olsa da, aslında ortaya attığı fikirler Zonguldak adına güzel ve kentin gelişi adına yerel yöneticilerin, bürokratların ve siyasetçilerin de bir anlamda dili oluyor.
Osman Sav kardeşimi yıllardır tanıyan biri olarak; hiçbir zaman kafasının arkasında başka düşünce beslemeyen, art niyet düşünmeyen bir yapıya sahip olduğunu çok iyi biliyorum.
O’nun için Zonguldak her şeyden önce geliyor.
Yıllar önce Lukoil’in Zonguldak’a gelmesi için tüm yerel basını harekete geçirmiş “Lukoil’i Zonguldak’a istiyoruz” diyerek manşetler atılmasını sağlamış, ardından Zonguldak şehir içi trafiğine kesin çözüm olarak bakılan Mithatpaşa tüneli için 40 bin imzanın toplanmasını ve bu projenin hayata geçmesini sağlayan isimlerin başında geliyor.
Lukoil meselesi ilk ortaya atıldığında AK Parti’nin o dönemki milletvekilleri ve il Başkanı “ne gerek vardı” diyerek başlatılan kampanyayı pasifize etmeye çalışmışlardı.
Hatta Mithatpaşa tüneli için başlatılan imza kampanyasında bile yine o dönemki iktidar milletvekilleri ile yöneticilerin bir kısmı “bıyık altından gülmüş, bu işin olmayacağını” düşünerek imza atmaktan imtina etmişlerdi. Lukoil Zonguldak’a gelmedi ama Mithatpaşa tüneli yapımı başladı ve hızla ilerliyor. O zamanlar bu projeye sıcak bakmayanlar “biz başlattık” diye göğüslerini gere gere hava atarken, aslında tüm Zonguldak işin aslının öyle olmadığını gayet iyi biliyorlardı.
Osman kardeşim, yine son zamanlarda bir-iki konuyu gündeme getirirken, bazı kesimlerce tepki aldığını biliyor, ısrarla savunduğu fikirlerden taviz vermiyordu.
Şöyle ki;
Karakum’da yapılması düşünülen Kentsel Dönüşüm Projesi adı altında bu bölgenin tamamen temizlenip, gezi alanları yaratılarak halkın kullanımına açılması gerektiğini savunuyor. Bunun için de öncelikli olarak Karakum’daki çekeklerin kaldırılması gerektiğini savunuyor.
Diğer konu; TTK bünyesindeki Maden Makineleri fabrikasının kuruma ait başka bir yere taşınıp burasının da, Bülent Ecevit Üniversitesi’nin de içinde olduğu ciddi bir AR-GE Merkezi yapılabilirliğini söylüyor.
Bu düşünceye gözüm kapalı imzamı atarım çünkü;
TTK biliyoruz ki, yıllar önce kömür üretiminin yanında her işi yapıyordu. Ekmek üretiyor, çay ocağı işletiyor, lokantacılık, dolmuşçuluk, mağazacılık aklınıza ne gelirse o işi yapıyordu. Yeraltından çok yer üstünde işçi çalıştırıyordu. TTK 1994 kararlarından sonra bu işleri terk etti, asli işine dönmek zorunda kaldı. Yani sadece kömür üretimine ağırlık vermeye başlamıştı. Onda da işçi açıkları nedeniyle yeterli düzeyde başarılı olamıyor, üretim hedefi her geçen yıl azaltılarak kurumun zarar hanesine ek maliyetler getirmeye başlamıştı.
İşçi açıkları ile birlikte üretim hedefinden sapan TTK’nın şehrin içinde onlarca binası boş ve atıl bir halde duruyor. Bu binaları isteyenler olsa da kurum yetkilileri buraları şehrin ekonomisine kazandırma gibi bir düşünceleri olmadığı için de bu binalar, geniş alanlar ortada duruyor.
TTK’nın uhdesindeki Maden Makineleri Fabrikası aslında çok daha rantabl yönetilebilseydi, tam profesyonelce yönetilebilseydi bugün bu fabrikada kurumun kullandığı her türlü alet edevat yapılabilir, hatta piyasadan bile ürün siparişleri alabilirdi. TTK’nın hantal yapısı sayesinde bu tesis de adeta kendi kaderine terk edilmiş akıbetinin ne olacağını bekler hale getirilmişti.
Dönemin siyasetçileri Re’sen emeklilik kapsamında buradan yüzlerce kalifiyeli işçinin emekli olmasını sağlamışlar, bu fabrikanın işlevini daraltmışlardı. TTK Maden Makineleri fabrikası müdüründen, işçisine kadar iyi niyetle görevlerini yapsalar da, kurumun üst yöneticileri Pazar bulamadıkları, piyasaya açılamadıkları için de burasının rantabl çalıştırılmasını engelleyen faktörler olarak gösterilebiliyor.
TTK’nın Asma, Dilaver, Üzülmez, Karadon, Gelik, Kilimli bölgelerinde onlarca yeri vardır. Maden Makineleri fabrikasının buradan bu bölgelere taşınarak, hem şehrin önünü açmalı, hem de daha kapsamlı bir şekilde bu fabrikada üretim ekonomisine geçilmelidir. İmkan verilirse uçak bile yapılabilecek deneyim ve kapasitesi olan bu fabrika maalesef zarar eden bir kurumun zarar eden bir fabrikası olarak karşımızda duruyor. Burası örneğin Üzülmez’e taşınır, işlevi de artırılırsa TTK hem kazançlı çıkar, hem de kurumun gelirlerini artıran bir birim olur diye düşünüyorum.
Ayrıca, TTK Maden Makineleri kurumun başka bir bölgesine taşınırsa, 69 ambarlarına taşınacak 14 kurum ile burası bir bütün olarak düşünüldüğünde şehrin gelişiminin o bölgelere kaydırılması adına da yararlı olur kanısındayım.
Osman Sav’ın TTK Maden Makineleri fabrikası konusundaki hassasiyetini destekliyorum, ancak Karakum meselesine gelince;
Karakum’a gelinceye kadar örneğin, Lavuar alanı şehrin ortasında keşmekeş bir halde duruyor. Burası bir an önce ele alınmalı gezi ve yeşil alanlar yaratılarak halkın kullanımına açılmalı. Eski Gümrük ve eski Tekel binasının akıbeti de henüz belli değil. Lavuar alanı, Gümrük ve Tekel binalarının olduğu yerlerde de kent meydanı yapılabilecek alanlar yaratılabilir. İnsanları Gazipaşa Caddesi’nin sıkışıklığından kurtaracak, şehri rahatlatacak, trafik yoğunluğunu azaltacak projeler geliştirilebilir.
Karakum’a gelinceye kadar şehrin trafik sorununa çözüm için çok katlı bir otoparka ihtiyaç var ki, bunun için de Belediye’nin hal binası şehir dışına kaydırılabilir, o alana 7-8 katlı bir otopark yapılabilir. Hem ilçe, belde ve köy minibüsleri de buradan kalkar, hem de Belediye’ye önemli bir gelir kaynağı olur. Bu proje Yap-İşlet-devret modeli ile de olabilir. Neden olmasın.
Zonguldak’ta hayata geçmeyi bekleyen onlarca proje var, o projeler hayata geçse iddia ediyorum Zonguldak Türkiye’nin en gözde turizm bölgesi olabilir.
Ama işte!
Kim yapacak, nasıl yapacak, projelere kim destek verecek, Ankara’da o projeleri kim takip edecek bunların hepsi birer muamma.
Herkesin kafasının arkasında başka düşünce olduğu sürece bu şehirde daha çok Karakumlar, Maden Makineleri fabrikaları konuşulur. Daha çoook trafik meselesi, lavuar alanı ve diğerleri konuşulur.
Zonguldak’ta yapılan en güzel şey “cek-cak”
|