|
|||
![]() |
RANT KAVGASI! | ||
Çetin ÖZDEMİR | |||
inanisgazetesi@gmail.com | |||
Önceki günkü yazımda; “Siyaset, ticaret, bürokrasi ve basın ayağı!” başlıklı yazımda, bazı tespit ve gerçekleri dile getirmiştim. Bu yazımda; siyasetçinin ticaret yaptığı, ticaret yaparken de fazla para kazanmak adına bazı çıkar ilişkileri içine girdiğini anlatmaya çalışmıştım. Bu “rant kavgası”nın içine siyasetin iktidar kanadının üst yöneticini de kullanmaya çalıştığından, bürokrasi ayağını da bu şekilde çözmeye çalışıyorlar. İşler sarpa sarınca işin içine bazı gazetecileri(!)de alarak işlerini daha da kolaylaştırmaya çalışıyorlar. Bu rant kavgası eskiden de vardı, şimdi de var. Daha fazla para kazanma hırsı ile yanıp tutuşanlar, ipin ucunu kaçırınca sağa sola saldırmaya, dedikodu yaymaya, dün birlikte yaşadıkları “özel”lerini de kullanarak, “bel altı” yazmayı alışkanlık haline getiren, o tür yazılarla beslenen gazetecilere sızdırıp, sözde rakibini ekarte etmeye çalışıyorlar. Birkaç yıl öncesinde cebinde parası bile olmayan bazılarının bugün kentin sayılı iş insanı konumuna gelmesi, bu kadar bolluğun nereden geldiğini sormak yerine, namuslu, dürüst bir iş insanının bile hayretler içinde kaldığı günümüzde, bu tip sonradan görme iş insanının elbette bir siyaset-bürokrasi ayağının olduğunu da duyuyoruz. Yoksa kısa sürede nereden bulacaklar bu kadar parayı, bu kadar şatafatlı hayatı. Kısa süre içerisinde siyasi yükseliş, iş dünyasında kazandığı paralar, şatafatlı lüks hayatlar nereden geldiğini sanıyorsunuz. Bunlar elbette “şantiyeci” değil, “rantiyeci”. Bunlar kısa sürede çok para kazanmak için “her yol mubah” diyerek, önce siyasi iktidarların içine sızıp, yönetimlerde aktif görev alıyor, sonrasında siyasi iktidarı basamak olarak kullanıp bürokrasiyi dizayn ediyorlar. Bürokraside kendi adamlarını kullanıp, devletin ihalelerine giriyorlar, kazandıkça kazanıyorlar. Bunlar bir de bazı gazetecileri de yanına alıp, onlara “abone parası” adı altında para verip, kendilerine “yandaş medya” yaratıp, meydanı boş bulduklarında salladıkça, sallıyorlar. Zonguldak’ta son yıllarda böylesine rantiyeci iş insanı, siyasetçi ve basın ayağı oluştuğundan herkes “rahatsızlık duysa da” kimse elini taşın altına koymak istemiyor. Herkes birbirlerine bakıyor. Bu düzenden rahatsızlık duyanlar da ses çıkarmak isteseler de kimi kime şikayet edeceksin. Alan razı, veren razı. Herkes düşmüş bir rant kavgasının içine, kimi kazanıyor, kimi kaybediyor. Bu durum elbette günümüzün sorunu da değil. Yılların sorunu. Yıllar önce de vardı, bugün de devam ediyor. *** EĞİTİMDE PCR TESTİ POLEMİĞİ! Okulların geçtiğimiz hafta içerisinde açılması ile birlikte öğretmen ve öğrencilere uygulanan PCR testi zorunluluğu tartışması günden güne artıyor. PCR testinin yapılıp, yapılmaması konusunda eğitim sendikalarının birleştiği bir konu olurken, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Sağlık Bakanlığı ile yapılacak çalışma sonucunun akıbeti de belli olacak. Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Şahin Ören önceki gün gazetecilere yaptığı açıklamada; “Her türlü dayatma ve zorlamanın sendika olarak karşısındayız.” demişti ve; “İnsanların vücut bütünlüğüne dokunma noktasında suç unsuru teşkil etmektedir. Hiçbir güç öğretmeni sınıfa sokmama noktasına getiremez. Hiçbir güç öğretmenin okula girmesini engelleyemez. Bu anayasal bir suçtur. Süreç devam ederken ve sürecin sonuçları henüz belli olmamışken insanların tedirgin olması PCR testinden, aşıdan kaçınması son derece doğaldır.” açıklaması yapmıştı. Eğitim Bir-Sen şube Başkanı Kamuran Aşkar da benzer bir açıklama yapmış; “Aşı olmayan öğretmenlerimizin illa PCR testine tutulması gerekiyorsa bu yoğun günlerde öğretmeni hastanelere doldurmak ve öğrencinin dersinin boş geçmesi yerine alternatif çözümler üretilmelidir. Kaldı ki PCR yapacaksınız ve bunun bir hizmet olduğunu düşünüyorsanız, Covid hastalarıyla dolu hastanelerde öğretmenimizi teste tabi tutmak yerine okullarımızda yerinde hizmetle bu işlemi gerçekleştirebilirseniz.” önerisinde bulunmuştu. Okullarda öğretmen ve öğrencilere uygulanan PCR testi konusu yeni bir boyut kazanırken, bu PCR testlerinin Aşkar’ın dediği gibi hastanelerde değil, okullarda yapılmasının daha mantıklı olacağı kanaati var. Ayrıca; Bu PCR testi yapmak yerine HES kodu uygulamasının da hayata geçirilip, Covid-19 hastalığını bu şekilde de takip etme imkanı varsa, bu yöntem de denenebilir. Sonuç olarak; Geçtiğimiz yıl eğitim uzun bir süre aksadı. Şimdi normal seviyede gidiyor, okulların bir daha kapanmaması için her türlü sağlık tedbirlerinin alınmasından fayda olacaktır ama kimseyi mağdur etmeden, kimseyi kırmadan. |
|||
Etiketler: RANT, KAVGASI!, |
|