|
|||
![]() |
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ | ||
Çetin ÖZDEMİR | |||
inanisgazetesi@gmail.com | |||
Koronavirüs belası dünyanın birçok ülkesini sarsmaya devam ediyor. ABD, İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa ve birçok gelişmiş ülkelerinde ölü sayısı 40 bine yaklaştı, binlerce kişi de bu hastalığın pençesinde yaşam savaşı veriyor. Türkiye’ye de sirayet eden ve 11 Mart’tan bu yana bu virüsle mücadele ediyoruz. Türkiye’de ölü, vaka ve entübe sayıları da artıyor. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı ve diğer ilgili Bakanlıklar Koronavirüsün hızla yayılmasını önlemek amacıyla her türlü tedbirleri alıyor. Tedbirlerin kapsamları her gün genişletilirken, vatandaşlara gerekli uyarılar yapılırken; virüsün hızla yayılmaması için temizlik, hijyen başta olmak üzere “zorunlu olmadıkça sokağa çıkılmaması” gerektiği hatırlatılırken, biz vatandaş olarak ne yapıyoruz. Durumun vahameti, sıkıntının ciddi boyuta geldiği anlatılsa da; “EVDE KAL”mıyor, sokaklara çıkıyoruz. “Sosyal mesafe” kuralını ihlal ediyoruz. Faturalar, krediler, kredi kartları ve çeşitli ödemeler 3 ay süre ile ötelendiği açıklansa da bankalara, fatura ödeme noktalarına koşuyoruz. “Kimse ile yakın temas etmeyin” diye uyarılar yapılsa da, “sosyal mesafeyi” hiçe sayarak “yakın temas” kuyruklarda bekliyor, “kendi sağlığımızı korumuyoruz”. Devlet bizim sağlığımız için her türlü tedbiri alırken, “bize virüs bulaşmasın” diye çaba gösterirken, biz inadına uyarıları dinlemiyor, kendi sağlığımızı kendimiz hiçe sayıyoruz. “Bu kadar aymazlık, bu kadar vurdumduymazlık, bu kadar ciddiyetsizlik” olur mu! Koronavirüs salgınında en kritik bir döneme girdik ama maalesef kendini bilmez, işgüzarlar birkaç gün “EVDE KAL”mayıp, virüsün hızlı yayılmasına davetiye çıkarıyorlar. Televizyonlar sürekli yayınlar yapıyor. İtalya örneğini anlatıyorlar. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyeleri uzmanlar, bu virüsün yayılma eğilimi göstermesi vatandaşların mutlaka “EVDE KAL”malarına bağlı olduğuna dikkat çekiyorlar. Sokağa çıkmayıp “EVDE KAL”ırsak virüsün daha fazla insana bulaşmayacağı, birkaç ayda atlatacağımız bu salgının bertarafını biraz daha öne çekileceği vurgulanıyor. Türkiye’nin birçok vilayetinde sokağa çıkan vatandaş sayılarında azalma görülürken, maalesef Zonguldak’ta birkaç günden beri cadde ve sokaklar yine insan ve araçlarla dolup taştı. Hele bankalarda işlem yapmak için gelenlerin uzun kuyruklar oluşturarak, “sosyal mesafe” kuralına bile riayet etmeden “yakın temas” halinde, polis ve zabıtanın sürekli uyarılarına rağmen saatlerce beklemeleri “ciddiyetsizlik, vurdumduymazlık” olarak değerlendirilse de, bu durum insanın kendi sağlığını koruma yerine, umursamazlık olarak da değerlendirilebilir. Başkalarının uyarılarını beklemeden insan kendi sağlığını korumalı ama maalesef bu görüntüler Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş’ı bile çileden çıkaracak dereceye getirdi. Önceki gün Gazipaşa Caddesi üzerinde bir banka önünde oluşan kuyruk ve insanların “yakın temas”lı sıra bekleyenleri gören Vali Bektaş, aracından inerek sıra bekleyen vatandaşları uyarmak zorunda kaldı. Caddelerde boş gezenleri de bu kez Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı uyarmak zorunda kaldı. Yani günlerdir durumun ciddiyeti, sorunun büyük olduğu anlatılıyor, koskoca Profesörler “EVDE KAL”ın diyor, “zorunlu olmadıkça sokağa çıkmayın” diyor. Boşuna mı diyorlar. Bu virüsün daha büyük felaketlere yol açmaması, daha fazla can kaybına neden olmaması için boşuna mı uyarılar yapıyorlar. Olağanüstü Hal uygulaması başlatılıp, sokağa çıkma yasağı mı getirilsin istiyorlar. Sağlık Bakanı Fahrettin koca ne demişti; “Herkes kendi OHAL’ini belirlesin, uygulasın” Devletin tüm kurum ve kuruluşları Koronavirüsle mücadele konusunda her türlü tedbirleri alıyor. Devlet bu işi çok sıkı tutuyor. Biz vatandaş olarak da devletimizin aldığı her kararı, her uygulamayı yerine getirip virüsün hızla yayılmaması için tedbirlere uyalım, uymayanları uyaralım. MASKELERİ DÜŞECEK! Koronavirüs pandemisi Türkiye’de 11 Mart’ta yayılma eğilimi gösterdiğinde, ilk başta maske krizi yaşanmıştı. Bu durumu fırsata çevirmek isteyenler merdivenaltı da olsa piyasaya maske sürmeye başladı. Fiyatı 1 TL’den satılan maskeler, virüs salgınından hemen sonra birden fiyatı katlanarak yüksek fiyatlarla satılmaya başlandı. Daha önceleri marketlerde bulunmayan maskeler bu kez bazı marketlerin raflarında yer almaya başladı. Daha önce promosyon yani takvim, kalem, küllük, ajanda, anahtarlık gibi işler yapanlar il dışından bir firmadan aldığı maskeleri, kendi markası ile bir kutu bastırıp içine koymuş ve piyasaya sürmüş, bu virüs krizinden rant sağlamaya çalışmış sonrasında da bazı yerel gazetelere manşet olmuştu. O Gazetenin yazdığına göre; maske fırsatçısı bazı gazeteler yazmasın diye de, bazı gazetelere avanta verdiği iddia edildi. O maskeci kişi gazetelere dağıtılmak üzere 20 bin TL gönderdiğini, hatta hangi gazeteci ile paranın gönderildiğini de söylüyor. O maskeci belki işi gırgıra vuruyor, gazetecilerle kafa yapıyor ama böylesi bir durumda, böyle bir yalan ortaya atması, dedikodu yayması hiç de hoş bir durum değil. O maske fırsatçısı gerçekten de gazetelere dağıtılmak üzere 20 bin TL verdi mi, verdi ise kime verdi? Hangi gazeteci aracı oldu. O maskeci, promosyon işine başlamadan önce bir yerel televizyonda çalışmıştı, sonra promosyoncu oldu. Şimdi parayı buldu gazetecilerle kafa yapıyor! |
|||
Etiketler: SÖZÜN, BİTTİĞİ, YERDEYİZ, |
|