Zonguldak’ın bugün geldiği nokta, yaşadığı sıkıntılar aslında bugünün değil, 25 yıl öncesine dayanıyor.
Dönemin Başbakanı rahmetli Turgut Özal dönemini hatırlayanlar iyi bilir.
Anavatan Partisi’nin iktidarı döneminde, Türkiye Taşkömürleri Kurumu ve Erdemir sürekli tartışılır, bu iki kurumun, “özelleştirilmesi” gündeme getiriliyordu.
ANAP’ın Bakanları veya milletvekilleri bunu “açıkça deklare” edemeseler de gizliden gizliye, kurumun altının oyulması daha o yıllarda başlamıştı.
Nedeni de;
Hatırlarsanız; 1991 büyük madenci grevinde atılan sloganlar. “Özal ocağa, ….. kucağa”, “En büyük eşek ……….” gibi sloganlara çok kızmışlardı. Yine o grev esnasında, o yıllarda Devletin televizyonu TRT’ye çıkan holding sahibi İshak Alaton her akşam canlı yayınlarda, “TTK’yı kapatalım, işçilere çalışmadan maaşlarını verelim, ocaklarda Somon balağı ürütelim” deme cesaretini gösteriyordu.
O grevde, GMİS Genel Başkanı Şemsi Denizer önderliğindeki yüz bin kişi Mengen’e doğru yürüyor, hak arayışlarını sürdürüyordu.
Taaki; Bolu Mengen Deller köprüsünde önüne iş makineleri kurulana kadar, her şey normal gidiyordu. İşçinin sabrı taşıyor, Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Yıldırım Akbulut arasında nerede ise ipler kopma noktasına kadar geliyordu.
Bir gece hükümet ile GMİS anlaşıyor, işçiler geri dönüyor, iş başı yapıyorlardı. Daha sonraki süreçte, DYP-SHP hükümeti kuruluyor. Süreç yine devam ediyor, Türkiye’deki ekonomik dalgalanma, belirsizlik ve çeşitli etkenler 5 Nisan 1994 kararlarının alınmasına neden oluyor. 49. ve 50. Hükümet dönemlerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan Zonguldak Milletvekili Veysel Atasoy’un da imzaladığı o karar sonrası TTK’da başlayan Re’sen emeklilik uygulamasında sabah işe gidenlere, “iş akdin fesh edildi” denilerek genç yaştaki işçilere yol verilmişti.
Bu uygulama ile TTK’dan binlerce işçi emekli edilmişti.
***
TTK’ya, rahmetli Bülent Ecevit 1995’de 4 bin 12, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 2 Temmuz 2008’de 1500+1500-3 bin işçi almıştı sadece.
TTK’da 2002’de; yeraltı işçi sayısı 11.761, yer üstü işçi sayısı ise 4 bin toplamda; 15.761.
Kurumun internet sayfasından aldığımız rakamlara göre, 2015 yılı sonu itibariyle yeraltı işçi sayısı 7.157, yer üstü işçi sayısı 1824, toplamda; 8.982 işçi ile kurum ayakta durmaya çalışırken, yani 2002’den bugünü kadar 6.779 kişi emekli olmuş.
Yine 2002’de; 4597 üretim işçisi bulunurken, 2015 sonu itibariyle de bu rakam 2465 olmuş. Bu da demek oluyor ki; son 14 yılda yüzde 50,1 oranında azalmış. TTK’daki üretim de, işçi sayısı ile birlikte azalmış görünüyor.
TTK’da işçi sayısı ile birlikte üretimde de devam eden gerileme süreçlerine, bugüne kadar göreve gelen Madencilik sektörünü iyi bilen Genel müdürler bile engel olamamışlar. Ne Ömer Yenel, ne Rıfat Dağdelen ne Burhan İnan, ne de daha öncekiler.
İşçisi azalmış, üretimi azalmış bir kurumun sadece zararı artırılmış. Hükümet de bu zararı sübvanse etmekle övünürken, TTK’yı serbest bırakıp, üretime yönelik politika geliştirmesine, ürettiğini iç ve dış piyasaya satışı ve ürettiği kömürü enerji sektörlerine pazarlaması konusunda destek verseydi hem TTK’nın zararı azalacak, hem de kurum kömür üretip enerji sektörlerine, Erdemir, Kardemir gibi önemli kuruluşlara kömür verebilecekti.
Hükümet bunu yapmıyor çünkü uluslararası kömür piyasası Türkiye’yi iyi bir pazar olarak görüyordu. İthal kömür getirilerek, enerji santrallerine satıyordu. Hükümet ithal kömür yerine, yerli kömüre öncelik verseydi hem Türkiye’nin parası dışa gitmeyecek, hem de kömür üretimi sayesinde işsizlik de azalacaktı.
Bunu böyle yapmadılar; yerli kömür üretimi daha pahalı diye ithal kömüre teşvik verdiler.
***
TTK’da bugün de konuşulan “özelleştirme” konusu dediğim gibi bugün değil 25 yıl öncesinden vardı. 25 yıl öncesinden, hem de TTK’nın üretim bazında en verimli ocağı olan Karadon’un daha o yıllarda “özelleştirileceği” sürekli gündeme getiriliyordu.
Bugün, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın TTK’dan Karadon Müessesesi’nin envanterini isterken, yıllar öncesinden de özelleştirilmesi gündemde olan Karadon’dan bu kadar ses çıkmamıştı.
Genel Maden İşçileri Sendikası başta olmak üzere herkes “özelleştirmeyiz, kapattırmayız, sattırmayız” diyerek basın açıklamalarıyla işi geçiştirmişlerdi.
Şimdi durum ciddi.
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adana’da bir enerji santrali açılışında, "İlla ithal kömür alalım gayreti içerisinde olanlar var. Ben şahsen ithal kömürün ülkemize gelmesine karşıyım. Niye karşıyım? Cari açığı tahrik ettiği için karşıyım. Benim yerli kömürüm var. İthal kömürden beş kullanacağın yerde bundan 10 kullanırsın ama yerli kömür kullanırsın. Yerli kömürü kullanmak suretiyle cari açığı düşürürüz." (24 Nisan 2016)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın 27 Mart 2016’daki ulusal gazetelere de yansıyan “Yerli kömürümüz varken ithal kömüre olumlu bakmam. (Yabancı yatırımcı geldi ‘ithal kömürle santral yapmak istiyorum’ derse ne olacak?) Çok teşekkür ederiz ama öncelik yerli kömür olsun deriz. Yerli kömürüm varsa Türkiye’nin önceliği yerli kömürdür. Birileri ithal kömür, ithal kömür.... Bakanlık olarak yeni dönemde ithal kömüre öncelik olarak olumlu bakmıyoruz” şeklindeki açıklamaları Zonguldak için büyük bir moral olmuştu.
Şimdi gelinen noktada;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın TTK yönetiminden talep ettiği “envanter” ne anlama geliyor.
Eğer ki; TTK’daki özelleştirme girişimleri Karadon’dan başlayacak ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın “ithal kömüre karşı”, “yerli kömürü destekleyici” sözleri tam bir tezat oluşturmuyor mu?
***
ZONGULDAK’IN MİLLETVEKİLLERİ ANKARA’DE NE YAPIYOR?
Hükümetin TTK ile ilgili “özelleştirme” girişimlerine AK Parti ve CHP Zonguldak milletvekilleri ne diyor, ne yapıyorlar Ankara’da.
Özelleştirme İdaresi Karadon’un envanterini isterken sormadılar mı? “Ne için istiyorsunuz, ne yapacaksınız?” diye
O envanter Zonguldak basınında haber olunca, GMİS’i Ankara’ya acil toplantıya çağıran Enerji Bakanlığındaki toplantıda milletvekillerimiz nasıl bir tepki ortaya koydular?
Toplantı sonrası gazetelere e-mail geçen AK Parti Milletvekili Özcan Ulupınar, Bakan Soylu’ya TTK’nın özelleştirilmemesi konusunu açtıklarını, TTK’nın kar edebilecek bir kurum hale getirilebilmesi için çalışmaların olması gerektiğini söylemiş ve Zonguldak’ta yer altında 1,3 milyar ton kömür rezervinin bulunduğunu, Türkiye’nin yıllık 80 milyon ton kömüre ihtiyacının bulunduğunu söylemiş ve “özelleştirmenin kesinlikle düşünülmemesi” gerektiğini hatırlatmış.
Ulupınar, bunları Bakan’a söylemiştir inanıyoruz.
Ancak, TTK’nın Zonguldak ve Türkiye için önemli bir kurum olduğu, Zonguldak’ın bir zamanlar Türkiye’nin ağır sanayisine can veren bir il olduğu, TTK’nın bugün ülkenin sırtında kambur değil, Türkiye’nin bugün Zonguldak’a ve dolayısıyla da TTK’ya “vefa borcu” olduğunu da anlatmaları gerekirdi.
Sadece Özcan Ulupınar’ın çabaları da yetmeyebilir, diğer vekillerimiz de AK Partilisi, CHP’lisi bir araya gelip Başbakan veya ilgili Bakanlara Zonguldak’ı, TTK’nın durumunu çok iyi anlatmaları gerekir.
Vekillerimiz yaz geldi, hava çok sıcak, Ramazan ayındayız, oruç tutuyoruz, bahanesine sığınmasınlar.
Zonguldak ve TTK’nın fotoğrafları flu.
TTK elden giderse Zonguldak kasabaya dönmeden şimdiden önleminizi alın.
AK Parti’li vekiller bir şeyler söylüyor, açıklıyorlar da, CHP’nin vekilleri ne yapıyor?
|