Türkiye’de ağır sanayi hamlesinin ilk başladığı yıllarda, eski adıyla Ereğli Kömürleri İşletmesi(EKİ) olan ve daha sonra ismi Türkiye Taşkömürleri Kurumu(TTK) olarak değiştirilen kurum ne yazık ki, son 20 yılda kapanma noktasına getirildi.
Getirildi diyorum çünkü;
Türkiye’nin kalkınmasına, sanayisinin gelişmesine önemli katkılar veren TTK üzerinde oynanan “kirli oyunlar”, siyasilerin ve siyasi iktidarların da bu oyunlara “çanak tutmaları” sonucu kurumu zararlarıyla gündeme getirerek, önce Re’sen emeklilik ve üretimde gerileme politikaları izlenerek 25 içerisinde kurumu hallaç pamuğu gibi bir oyana, bir buyana savurdular.
Suçlu ve sorumlu kim?
Siyasi iktidarlar!
TTK’da 1942’den 1991 yılına kadar ortalama işçi sayısı 40 ile 32 binler civarında seyrederken, 1991’de yer altı ve yerüstü olmak üzere toplam 31 bin 215, 1993’de kurumdaki işçi sayısı 28 bin 429 olarak gerçekleşirken, 5 Nisan 1994 kararlarından sonra da, kurumda o yıl 23964 işçi çalışırken, Re’sen emekliliklerle birlikte bugün kurumda çalışan sayısı yer üstü 2 bin 671, yer üstü de 7 bin 475 toplamda ise 9 bin 337 olarak gerçekleşiyor.
Yani; TTK’da 1994 yılında 23 bin 964 kişi varmış ve bugün TTK’nın internet sitesinden aldığımız sayıya göre, 2014 yılı istatistiğinde çalışan 9 bin 337 kişi çalışıyor.
Ne demek bu;
Son 20 yılda kurumdan zaman zaman işçi alınsa bile 14 bin 627 işçi emekli edilmiş. Üretim ise 2000 yılında satılabilir 2.259.227 ton kömür üretilirken, 2014 yılı itibariyle üretim 1.300.154 olarak gerçekleşirken, son 14 yılda üretimde de 959.073 ton düşüş kaydedilmiş.
Durum böyle olunca;
TTK’daki işçi sayısı, üretimdeki düşüş ve her yıl artan zararlarda kıyaslandığında, yine son 25 yıl içerisinde iktidara gelen her siyasi parti kurumu “tırpanlamaya” yönelik politika geliştirmişler, her gelen iktidar liyakatsız, deneyimsiz, kurumun içyapısını bilmeyen, hayatında maden ocağını fotoğraflarda gören bazı isimleri yönetici olarak göreve getirmiş ve sonuç olarak da TTK’nın içini boşalttılar.
***
Hatırlarsanız, 1991 büyük madenci grevinde 100 bine yakın madenci Ankara yollarını aşındırırken, atılan sloganlar ve holdingi sahibi İshak Alaton devletin televizyonuna çıkarak “Maden ocaklarını kapatın, kapanan ocaklarda Soman balığı üretelim, işçilerin de maaşlarını verelim” diye canlı yayınlara katılmıştı.
TTK’nın gerilemesi o yıllardan başladı.
Zarar bahane gösterildi, işçiler Re’sen emekliliğe zorlandı. Gelinen noktada kurumda çalışan sayısı ile birlikte üretim de düştü.
Yine 1994’den sonraki süreçte, TTK’nın “verimsiz” gerekçesi ile birçok maden ocağı özelleştirilmişti. Özel sektör eliyle yapılan üretim miktarı TTK’nın ürettiğinden daha fazlaydı.
***
TTK üzerinde şimdi de başka bir kirli oyun oynanmaya çalışılıyor gibi?
Kurumun en verimli ve yer altı rezevinin en yoğun bölgesi olan Kozlu Müessese’sinde müfettişlerin yaptığı inceleme sonucu, “Hidrojen sülfür sensörü” olmadığı gerekçesiyle önceki gün üretime ara verildi.
Nedir bu Hidrojen sülfür sensörü?
Kurum yetkilileri neden bu cihazı almadılar, bu cihazın olup olmadığından kurum yetkililerinin haberi yok muydu?
Her defasında “İş sağlığı ve İş Güvenliği”nden bahseden kurum yetkilileri bunu neden gözden kaçırdılar?
Bu sorular tabii ki sorulacak.
Koskoca Türkiye Taşkömürleri Kurumu basit bir cihaz için kapanma noktasına geliyorsa, üretim durduruluyorsa bu sorulara yanıt aramak tabii ki en doğal hakkımızdır.
TTK üzerinde zaten oyunlar oynanıyor, kurumu kapatmak için zaten bahaneler aranıyor, her defasında Türkiye’nin üzerinde bir “kambur” olarak gösteriliyor, neden işi kolaylaştırıyorsunuz.
TTK Zonguldak’ın olduğu gibi Türkiye’nin de olmazsa olmazı.
TTK yaşatılmalıdır.
TTK’ya masa başı değil üretime dönük işçi alınmalı, üretim artırılmalıdır.
TTK ayrıca, Zonguldak ekonomisini ayakta tutuyor, Zonguldak’ta 15-20 civarında banka varsa bunlar TTK için Zonguldak’a geldiler. Onlarca market, onlarca mağaza, onlarca işyeri açılmışsa TTK var diye açıldılar.
TTK rehabilite edilip, eksiklikleri giderilip, işçi alımı ile birlikte tam randımanlı çalıştırılıp yoluna devam etmeli.
TTK’yı yok sayarsanız Zonguldak’ı da inkar etmiş olursunuz.
Zonguldak ve TTK bir bütün. Dolayısıyla kapatmaya çalıştığınız bu TTK unutmayın ki, yarın yine Türkiye’nin sanayisine katkı verecek aranılan bir kurum olacaktır.
1848 yılından buyana, yani 167 yıldan beri Zonguldak kömür kenti ve kömür kültürü ile bu günlere gelmiş bir şehrin yok olmasına göz yummayın ve bu kurumu da göz ardı etmeyin.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün iki sözünü hatırlatmakta fayda var;
"Kömür Türkiye'yi İhya Edecek Bir Servettir"
Zonguldak’ın derin toprakları altındaki servet-i madeniyye ne kadar kıymetli ise, bizim nazarımızda Zonguldak da o kadar çok kıymetli bir vilayetimizdir”
|