Güneydoğu’da terör, komşularımızda savaş, Rusya’nın tehditleri.
Özetle; Türkiye ateş çemberinde.
Hassas bir süreçten geçiyoruz.
Bir yandan psikolojik savaş, bir yandan ekonomik savaş.
Terör ve komşularımızdaki iç karışıklıkların içinde cebelleşen Türkiye, bu süreci nasıl atlatacak, nasıl huzura kavuşacak belli değil. Bunu zaman gösterecek tabii ki.
Türkiye genel anlamda zor bir süreçten geçiyor diyoruz ama bizim vekillerimiz sanki bu durumdan rahatsız değillermiş gibi, günü kurtarma politikası ile sanal gündem yaratmaya çalışıyorlar.
İktidarın Milletvekili kendi partisinin Belediye Başkanı ile dalaşıyor, bir diğer vekil de muhalefet partisinin vekili ile “iyi müteahhit, kötü müteahhit” deyip fitili ateşliyor.
AK Parti’li Faruk Çaturoğlu ile CHP’li Şerafettin Turpcu arasında başlayan söz düellosu Armutlucuma’da başlamıştı birkaç gün öncesi.
Turpcu, geçtiğimiz hafta Ereğli-Devrek yolu ile ilgili eleştirisel bir açıklama yapmış, bu açıklama sonrasında Çaturoğlu’da karşı bir açıklama yapmıştı.
Ne demişti Çaturoğlu;
“Yatırımlar kötü müteahhitler yüzünden gecikiyor” demişti.
Bunun üzerine CHP Milletvekili Şerafettin Turpcu bu açıklamaya öyle bir alınmış ki, Çaturoğlu’na öyle bir cevap vermiş ki, kendi şirketinin ekonomik sıkıntılar çekmesini de bu açıklamanın içine katarak, “Yani Zonguldak ilinin tamamı sıkıntı içindedir. Bu sadece bizim şirketimize has bir durum değildir” diyerek, “Zonguldak`takilerin tamamı ‘kötü işadamı’ mı oluyor?” şeklinde soruyor.
Turpcu ayrıca; Sayın Milletvekili, yaptığı açıklamada, sıkıntıya düşen iş adamlarını ‘kötü müteahhitler’ olarak nitelemektedir. Biz onların iyi işadamlarını çok iyi biliyoruz. Kredi bulamayan müteahhitlere, kredi bulabilmeleri için Hazine garantisi sağlayarak, projenin karını şirketlere; riskini vergi veren yurttaşlara yükleyen anlayışın iyi işadamları, devletten nemalanan ‘millete küfreden müteahhitler’ olsa gerek. Yandaş, torpilli müteahhitlerce yapılan işlerde hiç sıkıntı olmadığını görüyoruz. Normal şekilde ihaleye çıkan bir işle, yandaşlar için ihaleye çıkan işlerin birim fiyatlarını bir kıyaslarlarsa aradaki farkı görebilirler. Bütün soruların cevabı zaten burada saklıdır” demiş ve bu paragrafın içinde “yandaş ve torpilli” müteahhitler olduğunu bunların da iktidarın nimetlerinden fazlasıyla faydalandığını ima ediyor.
Turpcu, “yandaş ve torpilli” müteahhit açılımını yeterince yapmamış ama anlaşılan “iktidara yakın, her ihaleyi alan, aldığı ihalelerden birilerine pay veren mi” oluyor yoksa farklı bir yöntemleri mi var bunların.
Ayrıca, müteahhitler ihalelerde “torpil” mi yaptırıyor? “yandaş ve torpilli” müteahhitler iktidarı mı kullanıyorlar?
Şimdi Turpcu’ya da sormak gerekmez mi; Son 13 yıl içerisinde kaç kurumdan ihale almıştır. Kaçını bu dönem içerisinde tamamlamıştır, kaçı yarım bırakılmıştır.
İktidar partisi, Turpcu’nun CHP’li olduğu için mi ekonomik kıskacın içine sokmuştur. Turpcu aldığı ihalelerde iktidar partisinden baskı yemiş midir? İstihkaklarında sıkıntı yaşatılmış mıdır? Fazla kırım mı istenmiştir? Turpcu bunları da açıklığa kavuşturursa sanırım her şey açıklığa kavuşacaktır.
Ayrıca;
CHP’li Turpcu AK Parti döneminde Hastane ve diğer ihaleleri almıştır. Hastane inşaatı bilinen bir durum.
AK Parti’li Fazlı Erdoğan da oğlunun şirketi üzerinden yine CHP’li Çaycuma Belediyesi’nin yeni hizmet binasının inşaatını aldığını duyuyoruz.
Bu işlerin siyaseti olur mu?
Bir iş kapalı zarf usulü ile ihaleye yoluyla yapılacaksa, ihale kanununa göre yeterliliği bulunan her müteahhit ihaleye girer en makul teklifi veren kim ise ihaleyi kazanır diye biliyorum. Bir işin ederi ne ise onun altında teklif verilirse de bu işin yine yöntemi vardır.
Türkiye’deki ihale kanunları açık ve net değil midir.
***
VEKİLLERİN YEMEĞİ TUZLU MUYDU?
Hani siz Ankara’da hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yemekhanesinde 5 Zonguldak Milletvekili yanınızda bir de madencinin sendikası olan GMİS’in gözcülüğünde yemek yemiştiniz.
Hani o yemekte, siz Zonguldak’ın sorunlarını çözmek için birlik ve beraberlik mesajları vermiştiniz.
Hani siz o yemekte, “Zonguldak için özlenen bir fotoğraf” vermiştiniz.
Hani siz, hep birlikte Zonguldak için güzel mesajlar vermiştiniz.
Ne oldu da o masadan kalktıktan sonra düşünceler değişti.
Fikir ayrılığına düştünüz.
Nerede kaldı sizin samimiyetiniz, nerede kaldı sizin Zonguldak sevdanız, nerede kaldı sizin Zonguldak’ın sorunlarını çözecek yeteneğiniz.
Yediğiniz yemeğin tuzu mu fazla atılmıştı da, yemek sonrası tansiyonunuz birden fırladı.
***
Zonguldak’ta onlarca sorun var iken,
TTK’nın, Rödevanscıların sorunları henüz çözülmemiş iken,
Zonguldak’taki işsizliğin Türkiye ortalamasının üzerinde iken,
Zonguldak’ta binlerce kişinin bankalara olan borçlarını ödeyemedikleri için icraya düşmüş iken,
Esnaflar siftah yapmadan kepenklerini kapatıyor iken,
Zonguldak’ta ekonomik ve psikolojik travmalar yaşanıyor iken,
Zonguldak’ta insanlar iş bulamayıp, başka illere göç ediyor iken,
Oy verdiğimiz, Meclis’e gönderdiğimiz vekillerimizden hizmet beklemek en doğal hakkımızdır.
Hizmet beklerken de; samimiyetle, içtenlikle Zonguldak’ın sorunlarına kafa yoran, sorunları kağıt üzerinde değil, masa başında çözen, iktidara baskı yaparak Zonguldak için nelerin istenmesi gerektiğini, nelerin isteneceğini bilen vekil bekliyoruz.
Birbirleri ile ağız dalaşı değil, hizmet yolunda birlikte mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bunu da Zonguldak için istiyoruz.
|