Zonguldak yarın “Düşman İşgalinden Kurtuluş Günü”nü törenlerle kutlayacak.
Zonguldak 21 Haziran 1921’de Fransızlardan kurtarıldı. Yani 95 yıl önce yarın Zonguldak Fransızların egemen olduğu İl’i kurtarmış, o günü de “kurtuluş günü” olarak kutlamaya başlamış.
Bugün; Zonguldak’ın tıpkı 95 yıl önce olduğu gibi yeni bir “kurtuluşa” ihtiyacı var.
Zonguldak’ın bugün yaşadığı ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar 95 yıl önceki Fransızların döneminden bir farkı olduğunu da sanmıyorum.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Zonguldak’ın derin toprakları altındaki Maden-İ Serveti ne kadar kıymetli ise, bizim nazarımızda Zonguldak’ta o kadar çok kıymetli bir vilayetimizdir.” sözü, maalesef son yıllarda madenlere ve dolayısıyla da Zonguldak’a verilen değeri ortaya koyan bir gerçektir.
Ne madenlere değer veriliyor, ne de Zonguldak’a
1991 büyük madenci grevi ile başlayan süreç, 5 Nisan 1994 kararları ile perçinlenmiş, bu şehri yok etme pahasına o kara deftere atılan imzadan sonra Zonguldak yoğun bakıma alınmış, çaresizlik içinde fişinin çekilmesini bekleyen bir hasta muamelesi görmüştü.
Geçmişten günümüze siyasi iktidarlar, “TTK’yı rantabl hale getireceğiz” diyerek, kurum içine uzanan kirli eller, Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyük Kamu İktisadi Teşekkülü olan TTK’yı küçük bir şirket moduna soktular.
TTK’nın bir zamanlar 35-40 binlerde çalışanı varken, bugün 8 bin 700 civarında çalışanı ve yıllık bir milyon tonun altında üretimi mevcut.
Her gelen iktidar ve iktidarın Zonguldak temsilcileri, kurumdaki işçi açıkları ve üretim konusunda ciddi yatırımlar yapmamış olması bir zamanların devasa kurumu bugün gelinen noktada içler acısı bir durumla karşı karşıya.
TTK’nın hızla gerilemesi, daraltılması dolayısıyla da Zonguldak ekonomisini sistematik olarak gerilemesine neden olmuştu.
Sendikacılar, siyasetin muhalif kanadı, “TTK’ya işçi alınsın” diye bağırırken, siyasi iktidarlar kurumun yapı taşları ile oynayıp, yavaş yavaş kapanma noktasına kadar getirilmesine olanak sağlıyorlar.
Son günlerde yine, TTK üzerinden politikalar yürütülmeye çalışılıyor.
Birkaç ay öncesinde;
Gerek Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, gereksi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın “ithal kömüre karşı”, “yerli kömürü destekleyici” açıklamaları Zonguldak taşkömürü için “umut dolu sözler” olarak algılanmıştı.
Yine birkaç gün öncesinde, yine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın “zarar eden kuruluşlar” ile ilgili sözleri tüm gözleri TTK’ya çevirmiş, yıllık 800 milyon lira zarar ettiği söylenen bu kurumun “kapatılacağı” veya “özelleştirileceği” konusun gündeme getirmişti.
Bu iki açıklamanın içine bakacak olursak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Albayrak’ın “ithal kömüre karşı olduklarını beyan eden açıklamaları” ile zarar eden kuruluşlar arasında bulunan TTK ile ilgili son gelişmeler tam bir tezat oluşturuyor.
Bir yandan “ithal kömürü destekleyeceğiz” diyeceksiniz, bir taraftan da “zarar eden kuruluşları elden çıkartacağız” diyeceksiniz.
Bu ne anlama geliyor?
Zonguldak 95 yıl önce Fransızlardan kurtarılmış ise, bugün de Sibirya ve Afrika’dan Zonguldak limanına getirilen ithal kömürden kurtarmanın yollarını aramak gerekir. 95 yıl önce nasıl ki, Fransızlar bu şehri terk etmişlerse, bugün de ithal kömürü bu şehre getiren politikalı terk etmek gerektiğine inanıyorum.
TTK ve özel kömür işletmecilerinin bugün yaşadıkları ekonomik sorunlar, ithal kömüre bağımlılıktan kaynaklandığı bilinirken, enerji sektörlerinde kullanılan bu kömürlerin Zonguldak’tan alınarak, hem Zonguldak ekonomisine canlılık katacak, hem de yurt dışına giden paralar yurt içinde kalıp, cari açığın artmamasına neden olacaktır.
Hadi gelin, yarın Zonguldak’ı yeniden kurtaralım.
Zonguldak’ın kurtuluş reçetesini yarın TTK ve özel sektör madenciliğini geliştirerek, sübvanse ederek yeniden yazalım.
Var mısınız?
***
GMİS’İ TAHRİK EDEN AÇIKLAMALAR
Bir zamanlar Türkiye’nin en güçlü sendikaları arasında ilk sırada yerini alan, Türk-İş’in bile Genel Maden İşçileri Sendikası olmadan hiç bir hareketin içinde olmadığı, Merhum Şemsi Denizer ve eski Başkan Çetin Altun’un da Genel Sekreter olarak görev aldığı Genel Maden İşçileri Sendikası, TTK’da uygulanan politikalar sebebiyle, o güçlü sendikanın da üye bazında zayıflamasına neden olmuştu.
TTK’da çalışan işçi sayısı ile birlikte üye sayısı da düşen Genel Maden İşçileri Sendikası siyasi iktidara “işçi alınsın, üretim artsın” diye taleplerde bulunsa da, bu talep ve istekler 2010 yılından beri yerine getirilmiyor.
Genel Maden İşçileri Sendikası yönetimi de, zaman zaman gazetelere bu yönde açıklamalar yapıyor, kurumdaki sorunun büyük olduğunu, kurumda norm kadronun altında işçi çalıştırıldığını, üretimin de yeterli olmadığını defalarca anlatıyor, iktidarın kulağına kar suyu kaçırıyor ama maalesef siyasi iktidar da bunu kulak arkası ediyor, “işçi alınsın” taleplerini sümen altı ediyor.
Genel Maden İşçileri Sendikası’nın önceki gün yaptığı, “Genişletilmiş Başkanlar Kurulu” toplantısında, Genel Başkan Ahmet Demirci’nin bir sözü dikkat çekici.
“Madenciler ve Zonguldak halkı özelleştirmenin açlık, yoksulluk, kazalar, maaşsız, sigortasız, sendikasız ve emeklilik umudu olmayan bir çalışma düzeni olduğunu biliyor. Türkiye; Karadon’da, Kozlu’da, Soma’da, Ermenek’te özelleştirmenin ölüm olduğunu gördü. Aynı dönemde kârlar düşünce ocaklarını kapatarak binlerce insanı işsiz bıraktılar. Bu sektörde Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun yerini doldurabilecek bir şirket yoktur. TTK, bu işin hafızasıdır, üniversitesidir. Bölge insanı da bu işin uzmanıdır. Çözüm önerilerimizi her fırsatta anlatıyoruz.” diyerek, Türkiye’deki özelleştirme mantığının ço da işe yaramadığını, insanlara açlık ve sefaleti getirdiğini belirtiyor ve siyasi iktidarın da bu TTK gibi çok önemli bir kurumun özelleştirme düşüncesinden vazgeçmesi, kuruma yatırım yaparak, daha fazla insana iş, daha fazla üretim modeli ile Türkiye’nin ve Zonguldak’ın kalkınmasına katkı verecek politikalar ürütmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Demirci’nin de söylediği gibi, TTK yer altı madenciliğinin uzmanı, üniversitesidir.
Bu kurumun değerini artık anlayın.
Daha fazla tahrik etmeyin, Zonguldak’ı tatmin edici gerçekçi açıklamalar yapın.
|