Alıştık artık, seçimden seçime hatırlanmaya.
Yıllardır böyle gelmiş, böyle gidiyor.
Seçim olmasa kimsenin geleceği bile yok.
Eski siyasi iktidarlar döneminde de böyleydi, şimdi de böyle.
Değişen bir şey yok.
Her gelen konuşuyor, nutuklar atıyor gidiyorlar.
Eskiden seçim dönemlerinde;
Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan geliyordu TTK üzerinden politika yapıyor, “TTK’ya 3 bin-5 bin işçi alacağım” diyordu. Bunlar böyle deyince, Erbakan da diyordu ki, “Biz iktidara gelirsek 15 bin kişi alacağız” diyordu.
Bülent Ecevit, o zaman adı EKİ olan TTK işçilerine sabun ve elbiselik kumaş dağıtmış, işçilerin sendikal hakkını kazandırmıştı.
Süleyman Demirel döneminde Türkiye’de ağır sanayi hamleleri başlamıştı, fabrikaların bacaları tütüyor, üretim yapıyordu.
Necmettin Erbakan, kısa süre kaldığı Başbakanlık koltuğunda emeklilere yüzde 54 zam vermişti.
Turgut Özal, 12 Eylül sonrası geldiği iktidarda Türkiye’ye renkli televizyonları getirdi, yasak olan birçok ürün ve dışarıdan ithal edilen pek çok elektronik eşya iç piyasada satılır oldu. Özal her yıl TTK’ya 3-5 bin işçi aldırarak, en çok işçi alımı onun döneminde olmuştu.
Daha sonra, Özal rahmetli oldu, Demirel Cumhurbaşkanı oldu yerini Tansu Çiller’e bıraktı.
Tansu Çiller DYP’nin, Mesut Yılmaz Anavatan Partisi’nin genel başkanları oldu.
Onlar da, bir dönem TTK üzerinden politika yapmıştı.
Zonguldak, Bartın ve Karabük bir bütündü, her ikisi de Zonguldak’ın ilçesiydi.
Zonguldak 9 milletvekili çıkarıyordu.
Mesut Yılmaz Başbakanlığı döneminde Bartın’ı il yaptı(1991). Sonrasında, Tansu Çiller Başbakan oldu yine bir seçim döneminde Karabük’e il sözü verdi, kazandı ve il yaptı(1995). Karabük Demir ve Çelik Fabrikalarını bir lira karşılığında Çelik-İş Sendikasına sattı.
Bartın ve Karabük il olunca, Zonguldak hem nüfus olarak, hem ekonomik olarak küçüldü. TTK’daki işçi sayısı ve üretim de gerilemeye başlamıştı.
Nüfusu ve ekonomisi daralan Zonguldak daha sonraki siyasi iktidarların gözünden düştü.
DSP-ANAP-MHP koalisyon döneminde ne Türkiye’de, ne de Zonguldak’ta işler iyi gitmiyordu. Amerika’dan çağrılan Kemal Derviş’i ekonomiden sorumlu Bakan yaptılar. IMF’nin memuru bile o dönemlerde Başbakan’a adeta emir veriyor, “şunu, şunu yapacaksın” diye talimatlar veriyordu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan arasında yaşanan anayasa kitapçığı fırlatma tartışmasından sonra 3’lü koalisyon sendeledi, Ecevit’e yakınlığı ile bilinen isimler hükümetten istifa etti. Ecevit hastalandı, 2001’de büyük bir ekonomik kriz yaşandı, özel bankalar battı, birçok şirket iflas etti.
***
Seçim kararı alındı.
3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde yeni kurulan AK Parti tek başına iktidar oldu. Recep Tayyip Erdoğan yasaklı olduğu için bu seçimde aday olamadı. Abdullah Gül Başbakan oldu, birkaç ay sonra Deniz Baykal’ın da devreye girmesiyle, Recep Tayyip Erdoğan’ın yasağı kaldırıldı, Siirt’ten bir milletvekili istifa ettirildi, ara seçim yapıldı ve o ara seçimde Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçildi ve Abdullah Gül koltuğu Erdoğan’a teslim etti.
Bundan sonraki süreçte ne oldu.
Erdoğan’ın AK Parti’si her seçimde oylarını artırarak 4 dönem iktidar oldu (2002-2007-2011-2015).
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan birçok kez geldiği Zonguldak’ta yaptığı mitinglerde hiçbir zaman “TTK’ya işçi alacağız” demedi. Sadece 1 Temmuz 2008’de TTK Kozlu maden ocağına girdi işçilerle kömür kazdı, ocak çıkışında 3 bin işçi aldırmıştı.
AK Parti’nin ilk iktidara geldiğinde 2002’de TTK’da 15 bin işçi çalışıyordu, bugün 9 bin civarında işçi çalışıyor.
AK Parti TTK üzerinden değil de, bölünmüş ve duble yollar, viyadükler, tüneller üzerine ve Filyos projesi üzerinden politika yapıyordu. Duble yollarımız 15 yılda bitirilemedi, Filyos projesi ihalesi yapıldı ama henüz başlamış değil. Ortada görünen projeler var ama bu projeler ne yazık ki, hayata geçirilemedi.
***
Şimdi 16 Nisan’da anayasa değişikliği referandumu için yine bir sandık başına gideceğiz. Referandum öncesinde 4 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine Zonguldak’a gelecek. Ne söyleyecek, ne müjdeler verecek merak ediyoruz doğrusu.
Referandum çalışmaları için eski ve yeni Bakanlar, eski ve yeni milletvekilleri gelip, gidiyorlar. Yeni anayasa değişikliğini anlatıyorlar.
İktidarın üst düzey yetkilileri diyor ki, “eğer bu referandumda ‘evet’ oyu çıkarsa Türkiye ve Zonguldak’ın önündeki yatırım engelleri kalkacak”, “hükümetteki çift başlılık ortadan kalkacak”,
“Hayır” cephesi de diyor ki, “eğer ‘evet’ oyu verirseniz, Türkiye’nin geleceği tek adama teslim edilecek, demokratik rejim elden gidecek”, “hayır çıkması halinde Türkiye’nin dıştaki itibarı yeniden kazanılacak” gibi çeşitli söylemlerde bulunuyorlar.
Peki, vatandaş her iki tarafın da söylemlerini ne kadar ciddiye alıyor. Bunu 16 Nisan akşamı göreceğiz.
Vatandaş diyor ki, “Zonguldak son 25 yılda geriye gitti. Siyasetçiler kazandı, Zonguldak kaybetti. Yatırım yok, istihdam alanları açılmadı, verilen sözler tutulmadı. TTK kapanmak üzere, yollarımız köstebek yuvası gibi işçi, memur, emekli, esnaf perişan. Asgari ücretli evini geçindiremez oldu, işsiz iş bulamaz oldu. Bir zamanların emeğin başkenti olan Zonguldak emeklinin başkenti oldu. Zonguldak seçimlerde hatırlanıyor”
Siyasetçiler gelip, gidiyor kendi düşüncelerini anlatıyorlar.
Ya ‘evet’ çıkacak, ya da ‘hayır’ çıkacak sandıklardan.
Zonguldak yine her zaman olduğu gibi kaybeden taraf olacak, 2019’daki genel seçimleri bekleyip umut tazeleyecek.
|