Zonguldak’ta doğduk, Zonguldak’ta büyüdük, mezarımız da bu şehirde olacak.
Bu şehri her ne olursa olsun seviyoruz.
Bu şehirde değişim-gelişim olmasa bile, yollarımız yapılmasa bile. Bu şehrin kömür kokan havası bizi cezbediyor.
Bu şehirde farklı görüşler olsa da, her telden çalınsa da insanlar bir araya gelebiliyor, bir masada oturabiliyor, düşüncelerini ortaya koyabiliyor.
Uygulamada becerisiz olsalar bile güzel düşünceler ortaya konulabiliyor.
O yüzden de bu şehrin farklı bir özelliği var.
Bu şehri güzel kılan pek çok sebep var aslında.
Tarihi, kültürü, doğası, denizi, güneşi, ormanı, karayolu, denizyolu, havayolu ile her bakımdan bu şehir avantajlarla dolu bir şehir.
Amma velâkin;
Bu şehrin güzelliklerinin yanında çirkinlikleri de var tabii ki.
Bu şehir üzerinde 25 yıldan beri oyunlar oynanıyor, senaryolar yazılıyor.
Bu şehri yok etmek, itibarsızlaştırmak, bu şehri karamsarlığa iten nedenler de var.
Şehri yönetenler; siyasetçiler, bürokratlar, sivil toplum örgütleri sadece konuşmuşlar, konuştukça da bu şehir batmış, Türkiye’nin Almanya’sı olarak adlandırılan bu şehir facebooklarda “Türkiye’nin en büyük kasabası” olarak yazılıp, paylaşılıyor. Alay konusu yapılıyor.
Bu şehri kim bu hale getirdi.
Bu şehir üzerinde kim oyun oynuyor.
Bu şehirden kazanıp, bu şehre yatırım yapmayanlar, bu şehirden aldıklarını vermeyenlere ne diyeceğiz.
Bu şehrin özelliklerini anlata anlata bitiremiyoruz. Çok güzel bir şehir diyoruz, bunu söylerken burada yaşadığımız için, bu şehre toz konduramadığımız için bunu demek zorunda kalıyoruz.
Her şeye rağmen biz bu şehri seviyoruz.
***
Çeşitli nedenlerden dolayı birçok ili gezdim, gördüm.
Her gittiğim ilde önce o ilin kamu kurumu binalarını izliyorum, görsel güzelliklerine bakıyorum.
Her kurum binasının ayrı bir güzelliği, tarihi güzellikleri var.
Önceki gün de Trabzon’a giderken, Samsun, Ordu, Giresun’un yollarını, tünellerini, binalarını görsel güzelliklerini gördükçe “Zonguldak şehir mi?” diye hayıflandım kendi kendime.
Gündüz gözüyle yaptığım yolculukta Doğu Karadeniz’i gördükçe Zonguldak’ı yönetenlere çok kızdım.
Samsun ve ilçelerindeki binalara baktım harika, deresi ile meşhur Ordu’daki o güzellik insanın içini aydınlatıyor. Otomobille Ordu şehir merkezinden geçerken gözümüze ilişen teleferiği gördük bir müddet teleferiğin nasıl çalıştığını, nereden nereye gittiğini gördüm, hele Ordu-Giresun havaalanı ayrı bir mucize diyebiliriz. Adamlar denizi doldurmuşlar havaalanı yapmışlar. Ordu’da ayrıca trafik sorunu da kalmamış. Şehir içinden geçerken araçlar 70 km’lik hız sınırını bir km. bile aştığında anında o aracın plakasının fotoğrafı çekiliyor anında sisteme düşüyor ve o araca para cezası uygulanıyor. Ayrıca, fındığı ile dünyanın tanıdığı Ordu ilinde fındık anıtı yapılmış görsel güzelliği ile görenleri hayrete düşürüyor.
Ordudan sonra Giresun’a geliyoruz, yolları, tünelleri, görsel güzelliklerine bakmaya doyamıyorsun. Trabzon’da öyle diğer Doğu Karadeniz illerine yapılan yatırımlardan nasibini almış her şeyi ile mükemmel.
Dönüşümüz yine gündüz oluyor.
Etrafı seyrede seyrede geliyoruz.
Her şey mükemmel.
Samsun’dan çıkıyoruz, Çorum’dan Zonguldak yoluna doğru ilerliyoruz. Gerede’ye kadar yine her şey güzel.
Gerede yol ayrımından, Eskiçağ, Yeniçağ, Başlarkadı, Devrek derken başlıyor çileli yolculuğumuz.
Devrek-Zonguldak arası yollar köstebek yuvası, hani buralar yeni yapılmıştı, hani bu yollar duble yoldu.
Bu yollara kar yağmış kar yolları bozmuş. Çorum’a Samsun’a, Ordu’ya, Giresun’a, Trabzon’a da kar yağdı ama yollar kaymak gibi.
Asma’dan Zonguldak şehir içine girerken gerçekten Güney Doğu’nun en ücra bir köyüne mi geldik dedim içimden.
***
Zonguldak’ı facebook sayfalarında eleştirenlere kızıyordum ama il dışına çıkınca onlara da hak vermemek elde değil.
Bu şehri yöneten iktidar partilerinin yöneticileri, yerel yönetimler, bürokratlar, sivil toplum örgütleri, dernek ve odalar bu şehir için ne yapmışlar.
Konuşmuşlar, Zonguldak’tan oylarını almışlar Ankara’ya gitmişler.
Bürokratlar da günlerini deri koltuklarda doldurmuş ya bir üst makama gitmiş, ya da daha güzel şehirlere gitmiş.
Bu şehirde yaşayan sendikacılar, sivil toplum örgütleri ne yapmış.
Onlar da koltuklarını korumak adına gazetelere bir-iki laf etmiş sözde çok iş yapmışlar gibi diğer kongrelerinde faaliyet raporlarına, “şunu ziyaret ettik, şu bizim ziyaretimize geldi, şu konuda açıklama yaptık, şöyle oldu böyle oldu” diyerek kongrede yeniden seçilmenin hesaplarını yapmışlar.
Defalarca yazıyoruz ama nafile.
Bu şehrin öncelikle işsizlik sorunu var, sonra trafik sorunu var, sonra kentsel dönüşüme ihtiyacı var, sonra da insanların mutlu olmaya ihtiyacı var.
Türkiye’nin 80 ili bu sorunları aşmış, biz hala Lavuar alanını konuşuyoruz, yıkılan eski Tekel binasını, Gümrük binasını, Gazipaşa Caddesi’ni, Mithatpaşa tünelini, duble yolların bozulduğunu, Zonguldak-Kozlu arası raylı sistemi konuşuyoruz.
Konuşuyoruz da uygulama nerede?
Anlatılan, hayal edilen projeler ne zaman hayata geçecek Allah bilir.
Ordu’daki teleferiğin bir benzerini Zonguldak’a yapmayı düşünüyoruz, adamlar denizin içine havaalanı yapmış bizimkiler mevcut olan havaalanını bile çalıştıramıyorlar.
Diğer şehirleri gördükçe Zonguldak şehir mi? diyoruz.
Yazık değil mi bu şehre?
|